Önemli bir fotoğraf...Korku hipnozu   

 

....Şimdi, genel gündemin irdemelerini sonraki yazılara bırakıp, özelden tüzele sizlere aktarmak istediğim önemli notlar var efendim, bir; bazı gazetelerde yazıldığı gibi, ‘TSK ve Başbakanlığa ya da MİT’e ait benim evimde tek bir gizli/özel/yasak belge/dosya BULUNMAMIŞTIR, bu değerli kurumların benim üzerimden yalan haberlerle yıpratılmak istenmesinin değerlendirmesini de yine sizlere bıraktım. İlaveten benim hiçbir illegal/yasadışı yapıyla bağlantım yok, ol-ma-ya-caktır da, dolayısıyla evimde yasadışı hiçbir belge de yoktu, olmayacak.’ (hakkımdaki iddialarla ilgili adalete güvenerek sonucu bekleyelim). Bu yönde yalan-iftira dolu haberler yapan malum medya organları ki bu konuyu da ‘gereğinin yapılması üzere’ (sonsuz güvendiğim) yüce Türk adaletine havale ettim.
Ve... Gelelim özelden tüzele asıl önemli konuya; bu birkaç gündür bendenize gelen yüzlerce mesaj arasından seçtiğim bazı yorumlar, Türkiyemizde şu anda malumlarinca üzeri örtülmek istenilen çok ciddi ve de endişe verici bir sosyolojik gerçeği ortaya koyuyor. 

Aşağıda okuyacağınız mesajlarda beni özne olmaktan çıkarın lütfen ve sokaktaki masum vatandaşın yaşadığı derin tedirginliğin, güven bunalımının, üzerinde hissettiği baskının ulaştığı ürkütücü durumun fotoğrafını çekiniz.
Korku hipnozuyla getirildiğimiz durumun vehametine bakınız;

 


*”Sayın KÖMÜRCÜ, siz gözaltına alınmadan kısa bir süre önce size bir şiirimi göndermiştim. Mühendisim, bilgi işlemciyim; bilgisayarınızdan e-mail adresimin, isimlerimizin -birilerince- alınabileceğini biliyorum. Siz gözaltına alınınca, eşime ve ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’nde okuyan oğluma size yazıp, gönderdiğim o masum şiiri hatırlatıp, beni de tutuklarlar diye şaka yollu söyledim. Korkmadılar desem yalan olur! Ankara’dan A.E.”

* “Güler Hanım size ilk gün mesaj atmadık, ilk gün size sahip çıkmadık diye bize kızıyorsunuz, biz size nasıl sahip çıkarız, evde oturup ailece en ufak bir muhalif siyasi eleştiri yapar iken dahi acaba duyarlarda kızıp evimizden gelip alır-götürürler mi diye ödümüz kopuyor. Nerede bizim oy verdiğimiz vekillerimiz?!” İsmet B.

*”Sayın Kömürcü, sizi son birkaç aydır yazılarınızdan tanıyorum. Ülkemizde olan bitenler konusunda biz okuyucularınıza bilgiler vermeye, analizler yapmaya ve/veya yaptırmaya çalışıyordunuz. Bu çabalarınız

için size teşekkür etmek bugüne kısmetmiş. Ama sizi burada da bırakmayacaklardır. Size gelen mailler dahil izlemede olacak, tanımadığınız, hiç ilişkinizin olmadığı bir fi tarihi suçlusunun maili sizi susturmanın araçları olarak kullanılmak istenebilir. E. Ş.” (KAYDA GEÇİNİZ BU SON 2 CÜMLEYİ EFENDİM, bu benim değil sokaktaki sade vatandaşın endişesi ve sokulduğumuz bu korku tünelinin ürkütücü boyutu).”

*”Sizin yazılarınızı tekrar okuyabilmek çok güzel. Bize sitem etmeyiniz. Herkes göğsünü dikene yaslayacak kadar cesur değil ki. Bazılarımızın da dikene yaslaya yaslaya göğsü delik deşik. Sizi seviyoruz diken kuşumuz Güler.” Nermin Ö.

Ve... Son olarak, kıymetli sade vatandaş okurun mesajıyla bağlayalım, moral olsun hepinize; “Bız uyanık olmaya çalışan okurlarınız, siz değerli yazarımıza hoş geldin diyoruz. Günler zor, çetın. Her ne kadar bizi sarmalayan büyük bir örtü de olsa tıpkı yazınızdakı küçük çocuk gibi hepimiz, biz Atatürk’ün Cumhuriyetin evlatları olarak kral çıplak dıyerek haykıracağız. M.Vural”

Malumların diline doladığı o meşhuur mahalle baskısının bir diğer hazin yüzü işte...

Bu sade vatandaş mesajları umarım tüm korku tünellerini yıkmaya, yetkililerimizin acil çözüm reçetesi geliştirmesine vesile olur.
Bu makalem 07.02.2008 tarihinde AKŞAM Gazetesinde yayınlanmıştır.