Kaç tavşan kaç, tut tazı, tut!

27 Ağustos 2011

Uzaklardan başlayıp, sonra yakına gelelim... Libya’daki diktatör de devrildi ve asiler yağmaya başladı, ardından ne geliyor?

...

Uzmanlara göre; ‘isyancılar arasında kısa sürede etnik ve ideolojik kırılma noktaları  ortaya çıkacak ve isyancılar bu defa da kendi aralarında güç çatışmasına girişecekler. Afganistan ve Irak’taki  deneyimlerin ardından, Batı demokrasilerinin ihraç edilip edilemeyeceği sorusu konusunda temkinli olmak gerekli.’ Peki bugünün ‘good boy’ları olan, sırtı sıvazlanan bu isyancılar aslında neyin nesi, kimin fesi?! Ne kadarı şeriatla yönetim isteyen, radikal ya da radikalleşme eğiliminde olan dinci örgütlerin mensubu ? Ne kadarı demokrasi yanlısı, ne kadarı bahar vurgunu ? Meçhul cevap ürkütücü. Libya’daki istikrar elbetteki çok sayıda ülke için  önem taşıyor. Bu arada, benim merak ettiğim ise (ülkedeki 42 milyar varillik petrol rezervi, doğalgaz  vb enerji kaynakları bir yana…) düne kadar Kaddafi’nin kontrolünde olan Libya yatırım fonları ile diktatörün gizli servetinin akibeti. Peki ya bu cephede verilen örtülü savaşta neler olup bittiğini bilen var mı ?  Bu cephenin amacı diğer cephede hangi araçlara desteği mecbur kılıyor?!  

Bu göz kamaştırıcı servetin (bilinen kısmı) şu anda  hangi ünlü gazetelerin, dergilerin, futbol klüplerinin,  liderlerin ‘donmuş’ havuzunda, bakalım;  

  

BBC’nin Türkçe bölümünde (23 Şubat 2011)   Mark Gregory imzası ile ‘Kaddafi'nin serveti nerede?’ başlığı altında yayınlanan haberi (daha önce de yazmıştım) ve de (4 Mart’ta) NYT da çıkan haberi hatırlayalım;
‘Devrik Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ve ailesinin Londra ve İsviçre gibi finans merkezlerindeki gizli hesaplara ülke servetinden büyük miktarlarda paralar aktardığı iddiaları ardından, şimdi de gözler Libya lideri Muammer Kaddafi ve ailesinin servetine çevrildi. Orta
Doğu
,
Libya'dan yurtdışına çıkarılan paranın bilinen bir kaynağı, bundan beş yıl önce ülkenin petrol gelirlerinin yönetimi için kurulan Libya Yatırım İdaresi adlı fon. Libya Yatırım İdaresi'nin toplam varlıklarının 70 milyar dolar civarında olduğu düşünülüyor.

Kaddafi denetimindeki fonun varlıkları arasında , İngiliz yayın kuruluşu Pearson hisseleri de var , İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden Financial Times ile İngiliz The Economist
Dergisi
'nin  sahibi olan bu şirketin hisselerinin bir bölümü Kaddafi’nin.

Financial Times demiş iken, 13 Mart 2011 tarihli yazımdaki bir alıntıyı, detayı da bir defa daha hatırlayalım; ‘‘HALK isyanı sırasında ortadan kaybolan ve 15 gündür kendisinden haber alınamayan Libya Merkez Bankası Başkanı Omar Farhat Bengdara, Financial Times’a e-postayla (mesaj için niye özellikle bu gazeteyi seçti diye sormayacağım artık ! ) ‘İşlerimi İstanbul’dan yönetiyorum’ mesajı gönderdi. 22 Şubat’ta Türkiye’ye gittiğini açıklayan gizli kasa Bengdara, dondurulma tehlikesiyle karşı karşıya olan Kaddafi’nin milyarlarca dolarını güvenli limanlara aktarmaya çalışıyor. Libya’da finans kaynaklarıyla ilgili kilit noktaları elinde tutan Bengdara’nın İstanbul’da Kaddafi’nin yurtdışındaki paralarını bloke edilmeden önce güvenli limanlara aktarmaya çalıştığı belirtildi. ‘’

Gizli servetin yolu İstanbul’dan da mı geçti? Nasıl ?! Niye istanbul’a dikkat çekildi?

 

Tekrar BBC’nin haberine dönelim, buna göre; ‘Kaddafi hükümetine bağlı fonun yatırımlarının en çok İtalya'da odaklandığı tahmin ediliyor. Libya Yatırım İdaresi, büyük bir İtalyan bankasının ve Juventus futbol klubünün hissedarları (yüzde 7’sinin) arasında.

Petrol zengini ülkelerin bu tip yatırım fonları oluşturarak paralarını işletmesi yeni bir şey değil. Fakat gözlemciler Libya Yatırım İdaresi'nin faaliyetlerinin özellikle gizlilik içinde gerçekleştiğini ve stratejik bir plan dahilinde işlemediği izlenimi uyandırdığını söylüyorlar. Yatırım kararlarının keyfi biçimde ve bir dereceye kadar Kaddafi'nin oğullarının şahsi çıkarları doğrultusunda alındığı izlenimi yaygın biçimde dile getiriliyor. ’

Kaddafi ailesinin kendi şahsi zenginliğine dair şu an için ortaya çıkmış net hiçbir bilgi yok. Dondurulan hesaplar dışında kalanların durumu nedir, ne olacak?

Avrupa Birliğinde Kaddafi ailesi ve Libya yatırım fonlarına ait ne kadar miktarda bir servetin yattığı bilinemiyor, bu konuda hiçbir açıklama yapılmadı. Peki bu önemli servet, gizli fonlar hakkında ilgili ve de yetkili birimler neden hala açıklama yapmıyorlar ?!

Kaddafi’nin gitmesi, devrilmesi kadar,
Libya’nın uluslar arası piyasalardaki, diğer ülkelerdeki mali varlıklarının akibeti, servetin kime transfer olacağı, kimin/kimlerin eline geçeceği  sorusu da önemli değil mi?

Kaddafi’nin ve de Libya’nın örtülü ve de açıkta olan servetini ‘bundan böyle’ kimler
kontrol edecek?  Ya da kimlerin eline ‘geçmemesi’ gerekiyor?

Şayet radikal dinci gruplar (ve de bunların arkasındaki bazı malum ülkeler) isyancılar (isyancıların temsilcileri) üzerinden kontrolü ele alırsa?! Bu durumda isyancıların amacı kimlere  araç teşkil edecek?

Şu anda Libya’yı yöneten geçici Konsey  bu değişik cephe savaşlarında ne kadar etkin olabilecek?

NATO ile birlikte önde duran Ankara’ya da çok önemli sorumluluk düşüyor.
Bizimkiler (umud ediyorum ki...) bıçak sırtı bu menfaat dengesinin yapısına uygun tüm risk hesaplamalarını iyi yapmışlardır!

Mevcut gelişmeleri açık kaynaklardan takip edip, haberleri yukarıdaki gibi alt alta yazdığınızda
Ortadoğuya özgü tipik siyaset yönetim modeli öne çıkıyor şimdilik; ancak ‘tavşana kaç tazıya tut’ her zaman işe yaramayabilir! Ne dersiniz? (Tebessüm, lütfen)

*

Son olarak, sıcak gündemin önemli bir başka konusu, Genelkurmay eski Başkanımıza yapılan ortam dinlemesi (eğer bu konuşma Sayın Koşaner'e ait ise.. içerik konusu başka yazıya...) yasa dışı dinlemenin vardığı boyuta gelince; bu konuda artık söylenecek ne söz kaldı? Onlarca siyasinin, milletvekilin yatak odalarını gözetleyip, özel toplantıları dinleyip, kasete alarak,
ahlaksızca, hukuksuz, yasadışı yollardan kayıt ve servis yapanlar, siyaseti şantajlarla tayin etmeye kalkanlar şayet, hala, bunca zamandır bulunup cezalanmaları sağlanmamış vaziyette ise (ki bu hukukdışı dinlemeleri yayınlayan medya organları da özel hayatın gizliliğini ihlal, yasadışı dinlemeleri medya üzerinden çoğaltma vb suçlara iştirakten derhal yargılanmak zorundalar) kalan, cek-caktır. Bu konu artık sadece AKP Hükümetinin sorumluluğundadır, bu kişileri bulup cezalandırmak AKP Hükümetinin görevidir. AKP ne yapıyor, bunların ortaya çıkması için temennide bulunuyor! Başka?
Yaptırım nerede?!

*

Döndük mü başa?

Ben tazıyı tutuyorum, kaç tavşan kaç…

Tazı, bak elini çabuk tut, tavşan kaçıyor valla!

*

 İyi bayramlar efendim.

 

***

 twitter.com/gulerkomurcu