Güneydoğu'ya devam loo...

Güneydoğu notlarımı dün bıraktığımız yerden paylaşmaya devam ediyoruz. ...

  • Mardin'de şehrin en gözde mekanı ve bence uluslararası standartların çok
    üzerinde kalitede olan Cercis Murat Paşa Konağı'nda bir akşam yemeğinde arka
    masamızda oturan bir grup 'Amerikalı ve Fransız' araştırmacı ile tanıştım,
    araştırma konuları; 'Kürt sorunu (!)' alt kimlikler ve 'din.' Gruptakilerle uzun
    uzuun sobet ettik, bu uzman misafirlerimizden birisi ile yaptığımız sohbeti
    sizlere detaylarıyla aktarmak istiyorum.

 

 

  • Bayan 'Chung Hyun Kyung' New York Colombia Üniversitesi'nde profesör olarak
    görev yapıyor, kartvizitinde; İngilizce Ecumenical Theology yani 'kiliselerin
    tümünü temsil eden ilahiyatçı veya din bilimci' olarak yazıyor, özellikle de
    'kadın' ve de 'feminizm' alt başlıklarında uzmanlaşmış. Dünyanın değişik
    bölgelerinde araştırmalar yapmış, konusunda tanınmış bir isim olan Bayan Chung
    Kyung ile yaklaşık 3.5 saat sohbet ettik ve kendisi sohbetimizin tamamını not
    aldı. Evet, diyor ki Amerikalı (Güney Kore asıllı) bayan profesör;

 

  • 'Türkiye'de Kürtlere yapılan baskıyı açıkça gözlemledim şöyle ki bizzat
    bölgede bazı gruplarla yaptığım sohbetlerde bana aktarılan şikayetler sonucu
    edindiğim izlenimlerdir bunlar, özellikle Güneydoğu'da bazı grupların
    özgürlüklerine-demokratik haklarına devletin birimlerince ağır baskı
    uygulanıyormuş. Güneydoğu'da kadın haklarının ise tamamen yok sayıldığı ifade
    edildi.

 

  • Bu bağlamda bir başka gerçek ise; ben Kuzey Irak'ta bir Kürt devletinin
    kurulmasına Washington'ın sıcak bakacağına ancak Türkiye'nin Güneydoğusu'nda
    benzer bir otonomiye ya da iddia edildiği gibi ayrılıkçı bir harekete ABD'nin
    izin vereceğine inanmıyorum ki bu ilişkilerimizin geleceği adına akılcı da
    olmaz.

 

  • İran'a atağı ise Washington, Bush yönetimi istiyor, doğru, ancak Amerikan
    halkı Irak fiyaskosundan sonra kesinlikle bir başka sıcak operasyona tahammül
    edemez çünkü Amerika'da ekonomi her geçen gün hızla kötüleşip, çökme noktasına
    doğru ilerliyor, bu nedenle de Amerikan halkı Bush ve etrafındaki şahinlerin
    kişisel güç kaygısıyla yaptıkları bu planlara artık hiç itibar etmiyor.

 

  • Ülkenizde yaptığım sohbetlerde bana aktarılan şikayetlerin başında 'Türban'
    yasağı da yer almakta. Bu sorununuz kırılma noktasına doğru hızla ilerlemekte ve
    gözüken o ki yetkili taraflar bu önemli sorunu çözmede uzlaşmacı olmamakta
    ısrarcı.

 

  • Türkiye'de radikal İslam'a bakışta dönüşüm tehlikesi görenler çok az, bu
    rahatlığınızı anlamaya imkan yok. Sanırım bu noktada halkınız TSK'nın sigorta
    görevi yaptığına inanıp bu kadar rahat davranıyor.

 

  • Son olarak, bir farklı not ile yazımı bitireyim, dün de belirttiğim gibi
    'Güneydoğumuz'un tamamının etnik ayrılıkçı partilerin' etkisinde olduğu iddiası
    kesinlikle manipülasyondur, şu çok açık ki Kürt seçmen, tek bir partinin
    şemsiyesi altında toplanamayacak kadar değişik siyasi görüşlerden geliyor.
    Sağdaki bazı partilerin hatta MHP'nin dahi birleştirici-inandırıcı
    (inandırıcılık bölümünün altını çiziyorum) çözüm önerileriyle Güneydoğu'da bugün
    artık ciddi başarı elde etmesi mümkündür. Özetle bu bölgede bölücülük yapmak
    isteyenlerin, bölge halkının tek tip insandan oluştuğu imajının derhal yıkılması
    gerekiyor. Onlar ya da siz yoksunuz, BİZ VARIZ... Taleplerdeki kesişmelerde
    buluşamaz isek yazımın girişinde aktardığım 'misyon ve misyoner' hikayelerine
    topyekün figüran olacağız efendim.

    Bu makalem Kasım 2006 tarihinde AKŞAM Gazetesinde yayınlanmıştır.