Fransız usulü...

 Fransa'nın Ankara Büyükelçiliği siyasi masasından Brice ROQUEFEUİL arayıp akşam yemeğine davet edince, gündemi farklı bir cepheden tartışma imkanı bulacağıma sevindim.
Roquefeuil ile 'özel' sohbetimiz benim için gayet verimli ve de keyifli oldu. Tam bu
noktada bir girizgahla, bugünün reelpolitiğinde, Türkiyemin
uluslararası güç dengeleri içinde müttefiği olarak Avrupa'yı, Fransa-Almanya
ittifağını daha kabul edilebilir buluyorum. 

Bay Roquefeuil ile özel sohbetimizin ağırlığı, Türkiye hakkındaki referandum
konusuydu.

 

Son haber malum, AB ile müzakerelere 1 Temmuz 2004 tarihinden sonra
başlayan ülkelerin, AB üyeliğinin Fransa'da referanduma sunulmasını öngören
anayasa değişikliği, Fransız Parlamentosu tarafından kabul edildi. 1 Temmuz
2004'ten sonra müzakerelere başlama şartıyla Bulgaristan, Romanya ve
Hırvatistan yasanın kapsamı dışında kaldı, böylece yasa değişikliği pratikte
yalnızca Türkiye için yapılmış oldu. Yani; Fransa Türkiye'nin AB üyeliği kararı
için 'referandum' yapacak, ne çıkacağını tahmin etmek kolay, sonuçta, Türkiye
AB'ye ancak İMTİYAZLI ORTAK OLABİLİR noktasına gelinecek. Türk kamuoyu
bence Fransızların bu yeni kararının arka planını henüz algılamadı, anlamaya
başladığında da 'anti-Fransız' lobisinin harekete geçeceğini, ciddi tepkilere
neden olacağını düşünüyorum. Bay Roquefeuil, 'Fransa bu denli önemli bir kararı
halkına danışmadan alamazdı elbette, ben bu kararın Fransız-Türk dostluğunda
ciddi bir sıkıntı yaratacağını zannetmiyorum' dedi, ki haklı da bence ama... Bu arada,
benim endişeli olduğum bir başka konu daha var; ya bir de yakında karşımıza ,
'2006 ERMENİ YILI OLSUN- Avrupa Parlamentosu soykırım iddialarını kabul etsin'
teklifi Fransa üzerinden getirilmeye kalkışılırsa?!. Gelişmeler
böyle iken, Washington geri kalır mı? Washington da 'Ermeni' kartını eline aldı
hemen. Önceki günkü sayısında Amerikan Washington Post gazetesi, Türkiye'yi,
son yüzyılda soykırım ve insanlığa karşı diğer suçların işlendiği ülkeler
arasında gösterdi, haberde, 1915-1918 arasında Türkiye'de 1.5 milyon Ermeni'nin
'katledildiği' öne sürüldü. Peki acaba
Ankara üzerine düşeni ne derece yapıyor bu anda?! Bendeniz bazen, bizim ülkenin
'kimi yetkinlerinin' ne yapmaya çalıştıklarından da pek emin olamıyorum, bizzat
yaşayarak tecrübe ettiğim bir vakayı paylaşacağız şimdi, şöyle ki; 'Ekim ayında
Güney Fransa'da, Cannes'da idim ve o sırada Cannes'daki 'İslam ve BATI' konulu
zirveye katılan Alexis GOVCİYAN ve SAMSON Özararat ile uzun bir sohbet
yapmıştık. Alexis GOVCİYAN Fransa'daki Ermeni Lobisi'nin Başkanı (Bay Alexis ya
da diğer adıyla Kevork GOVCİYAN aslında İstanbul Taksim doğumlu, 18 yaşına
kadar İstanbul'da yaşamış-okumuş Ermeni vatandaşlarımızdan-mış-) GOVCİYAN
Fransa'da 24 Nisan (malum iddiaların) yasallaşmasını sağlayanların da başında
yer almış. DİKKAT; önümüzdeki dönem AB Parlamentosu'nda Türkiye hakkında Ermeni
soykırımı iddialarını gündeme getirebilecek isimlerden de birisi muhtemelen. Ve
Cannes'daki (yaklaşık 4 ay önceki) sohbetimizde Bay Govciyan'ın satıralarında
son derece ılımlı politik mesajlar aldım ki Bay GOVCİYAN'la sohbetimizde
yanımızdaki diğer isim olan SAMSON ÖZARARAT, MHP (rahmetli) eski lideri
Alparslan TÜRKEŞ'in yürüttüğü- 1990'lı yılların başındaki Ermenistan-Türkiye
arasındaki sorun giderici amaçlı görüşmelerde bulunmuş, TÜRKEŞ'le beraber ter
dökmüştü. Samson ÖZARARAT, Türkeş'in 'soykırım iddialarını -aşıp-iki ülke
arasında ticaret işbirliği oluşturulmasını' canı gönülden destekliyor,
Türkiye'nin Ermenistan'la diplomatik ilişki başlatmasını diliyor. Ve tam bu
noktada Bay GOVCİYAN da yarına dair reel politik adına, ÖZARARAT'ın dileklerine
eşlik ettiğini belirtip, hatta, Türkiye'de sivil toplum örgütlerinin organize
edeceği çeşitli paneller-sohbetlerde olumlu işaretlerin devamı için katılımcı
olmaya-ANKARA'ya gelmeye HAZIR olduğunu belirtti. Bendeniz de
tam 4 aydır, malum tüm 'ilgili' makamlara, çeşitli sivil toplum örgütlerine,
çok sayıda milletvekili dostuma bu 'MESAJI' aktarıp, Ankara'da bir sivil
platform- düşünce üretme zemini oluşması gerektiğini, önümüzdeki dönem Avrupa Parlamentosu'nda
malum kararın akıbetinde etkili olacak bu isimlerin Ankara daveti
beklediklerini izah ediyorum. Sonuç, sıfır, sağırlar diyaloğuna devam, sonrada
sızlanma politikası yapıyorlar. Dedim ya, bazen, 'acaba Ankara'da birileri ne
derece!' Ben artık kime ne diyeyim ey okur?

 

 

 Bu makalem Mart 2005 tarihinde AKŞAM Gazetesinde yayınlanmıştır