Önemli bir fotoğraf...Korku hipnozu   

 

....Şimdi, genel gündemin irdemelerini sonraki yazılara bırakıp, özelden tüzele sizlere aktarmak istediğim önemli notlar var efendim, bir; bazı gazetelerde yazıldığı gibi, ‘TSK ve Başbakanlığa ya da MİT’e ait benim evimde tek bir gizli/özel/yasak belge/dosya BULUNMAMIŞTIR, bu değerli kurumların benim üzerimden yalan haberlerle yıpratılmak istenmesinin değerlendirmesini de yine sizlere bıraktım. İlaveten benim hiçbir illegal/yasadışı yapıyla bağlantım yok, ol-ma-ya-caktır da, dolayısıyla evimde yasadışı hiçbir belge de yoktu, olmayacak.’ (hakkımdaki iddialarla ilgili adalete güvenerek sonucu bekleyelim). Bu yönde yalan-iftira dolu haberler yapan malum medya organları ki bu konuyu da ‘gereğinin yapılması üzere’ (sonsuz güvendiğim) yüce Türk adaletine havale ettim.
Ve... Gelelim özelden tüzele asıl önemli konuya; bu birkaç gündür bendenize gelen yüzlerce mesaj arasından seçtiğim bazı yorumlar, Türkiyemizde şu anda malumlarinca üzeri örtülmek istenilen çok ciddi ve de endişe verici bir sosyolojik gerçeği ortaya koyuyor. 

Aşağıda okuyacağınız mesajlarda beni özne olmaktan çıkarın lütfen ve sokaktaki masum vatandaşın yaşadığı derin tedirginliğin, güven bunalımının, üzerinde hissettiği baskının ulaştığı ürkütücü durumun fotoğrafını çekiniz.
Korku hipnozuyla getirildiğimiz durumun vehametine bakınız;

Devamını Oku

 

‘Milli’yim demek mi daha tehlikeli? PKK’yı övmek mi? 

Haftalardır sorup duruyorum; bugün ‘milli’yim, vatanseverim demek mi daha tehlikeli yoksa PKK’yı övmek mi?
Sokaklarımızda bölücü örgüt PKK taraftarları halkı isyana teşvik edici söylemlere böyle devam mı edecekler? Malum partinin vekilleri açık açık Güneydoğumuz’da ‘serhildan’ başkaldırı çağrısı yapıyor, kardeşi kardeşe düşürmeye çalışıyorlar. Artık terörist başına ‘Sayın’ diyenler kimsenin garibine gitmemeye mi başladı? Buna karşın ‘Vatanımı böldürmem’ diyen, milli, yasalarına bağlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ne hallerde?

Son olana bakın, cevabı alın;

Çoook medeni Avrupa Divanı, dün, PKK’yı terör örgütü listesinden çıkardığını açıkladı. Kanlı terör örgütü PKK artık aleni demokrasi aşığı !!! Avrupa’da Türkiye aleyhine, on binlerce şehidimizin kemiklerini sızlatıp, istediği her türlü bölücü propandayı sürdürüp ilaveten yasal olarak mal varlığı edinebilecek, özgürce organizasyonlar yapabilecek.

DİKKAT:

Devamını Oku

Ekonomik kriz ve istihbarat savaşları yılı mı?


Yeni bir yıl başladı, gönlünüzce nice mutlu yıllar dileğiyle... ‘2007 ne kötü bir yıl idi, bitti-gitti kurtulduk’ diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, 2008’de aklınıza gelen her anlamda ‘ritm’ daha yükselecek, karamsar olmayın, olacakların içeriği sizin-yetkililerimizin yeteneklerine bağlı ki ben ülkemin ‘derin akıllarına ve de siz korkusuz, milli okura yürekten güveniyorum.’

2009 derken 2010...... 2010 sadece Türkiyemiz değil, tüm dünya için önemli-dönüşüm yılı olacak.

 

Devamını Oku

Şifre; Serhildan mı?


(Şubat 2007 tarihinde AKŞAM Gazetesinde yayınlanan köşe yazımdır.)
Çok tehlikeli bir süreçteyiz, dış tehdit odaklarının tetiklemesi ve de içerideki malum etkin ve de yetkin bazı siyasilerin aymazlığıyla toplum kendi içinde patlama noktasına getirildi, iç kargaşa, sokakta geniş cephede (Kürtçü-Türkçü-laik-anti laik arasında) kanlı çarpışma, ayaklanma senaryolarına hayat verilmesi sizce ne kadar uzakta duruyor? 
Bu arada dikkatinizi çekti mi? Dün yine Barzani ve ekibi, Türkiye´yi, özellikle de Güneydoğumuz´da iç karışıklık çıkarma, hatta iç savaş ortamına sürüklemekle tehdit etti. Kuzey Irak´taki bölgesel Kürt yönetiminin Başbakanı ve Irak hükümetinin Başbakan Yardımcısı Berham Salih, dolaylı yoldan Türkiye´ye "Güneydoğu´yu karıştırırız" mesajı gönderdi. Diğer bir ifadeyle, arkasına bildik güçleri alan bu maşalar, terör örgütü diliyle, ´SERHİLDAN´ şifresini mi geçmeye başladı yoksa, ne dediniz, duyamadım ey milli-vatansever okur? Serhildan yani ´Kürtlerin yaşadığı her yerde ayaklanma, Kürt halkına acil militanlaşma´ emri mi gönderilmeye başlandı?

Devamını Oku

Güneydoğu notlarım loo...

 

Bayramı bahane edip 1 haftalık bir süre yaratarak soluğu Mardin'de aldık, bayram sabahı yükselen güneşi Mezopotamya ovasından karşılamak, 'ben senin labirentinim' diye bağıran dar sokaklardaki bıttım sabunu kokulu taş evlerle saklambaç oynamak, sanırım kendinize verebileceğiniz en büyük bayram hediyesi, ya da en azından benim için öyleydi. Mardin öve öve bitirilemez, şehirde soluduğunuz hava kültürler beşiğinde binlerce yılla tadlandırılmış bir farklı kokteyli sunuyor ruhunuza...

•Mardin sokakları turtist kaynıyor, daha doğrusu şehir 'yabancı misafirle' doluydu demek daha da uygun bir tanım bence, şöyle ki; Mardin'de gördüğüm yabancıların önemli bir bölümü 'turistik' amaçtan ziyade 'iş' nedeniyle orada hazır bulunuyordu, mesela;

Devamını Oku

İsrail Büyükelçisi ile özel sohbet (2)

İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gabby Levy ile yaptığımız sohbetimizi dün kaldığımız yerden sizlere aktarmaya devam edeceğim ey kayda geçen okur... Önce...

Devamını Oku

 

Yeşil cennetteki sır hesaplar 

 
(2 Ekim 2007 tarihli Akşam Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazımdır.)
Bugün yine sıranın dışına çıkalım... (Yakında aykırılığın kitabını yazacağım) Sıranın içi çook karışık ve bizler bu karışıklık nedeniyle kenarlarda akıp giden önemli detayları gözden kaçırıyoruz. Gündemin kenarından akıp giden (bence) önemli bir-iki detay haberi cımbızlayıp ‘siz kayda geçenlerin’ dikkatine sunmak istiyorum efendim. Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisi notlarından seçtiğim ilk haber;

Etnik panelde skandal diyaloglar New York’ta, ‘Küresel Çok Etnikli Toplumun İnşası’ konulu panelde, Erdoğan takdim edilirken ‘kökenlerinde Gürcülük olan Başbakan’ ifadesi kullanıldı. Peki niye Erdoğan’ın ‘Gürcü’ kökenli olduğu dünyaya duyuruldu? Haydi şeytanın avukatlığını yapalım. Yoksa o duyurunun organizatörü olan birileri, Güneydoğumuz’dan sonra Karadeniz bölgemizde de mikro milliyetçilikle etnik kaşımaların artırılmasına ve de bunun gereği Başbakan’ın kimliği üzerinden bir düğmeye daha basmaya mı karar verdiler dersiniz?

Şimdi de... Sayın Erdoğan’ın Amerika gezisinden cımbızladığım diğer kısa habere geçelim; ‘Erdoğan’ın BM’deki ikili temasları arasında St. Vincent Grenadines isimli ada devletinin başbakanı da yer aldı. Bağımsızlığını elde edeli daha 30 yıl bile olmamış 120 bin nüfuslu bu ülkenin BM oylamalarında Karayipler’deki beş komşusunun tercihini de etkilediği biliniyor. BM Güvenlik Konseyi’nde koltuk hedefleyen Türkiye’nin ada devlete ilgisi bu yüzden. Ayrıca Erdoğan’la görüşen Başbakan Ralph Gonsalves’in Temmuz ayında tatile Türkiye’ye geldiği de ortaya çıktı...’

Devamını Oku