Güneydoğu notlarım loo...
Bayramı bahane edip 1 haftalık bir süre yaratarak soluğu Mardin'de aldık, bayram sabahı yükselen güneşi Mezopotamya ovasından karşılamak, 'ben senin labirentinim' diye bağıran dar sokaklardaki bıttım sabunu kokulu taş evlerle saklambaç oynamak, sanırım kendinize verebileceğiniz en büyük bayram hediyesi, ya da en azından benim için öyleydi. Mardin öve öve bitirilemez, şehirde soluduğunuz hava kültürler beşiğinde binlerce yılla tadlandırılmış bir farklı kokteyli sunuyor ruhunuza...
•Mardin sokakları turtist kaynıyor, daha doğrusu şehir 'yabancı misafirle' doluydu demek daha da uygun bir tanım bence, şöyle ki; Mardin'de gördüğüm yabancıların önemli bir bölümü 'turistik' amaçtan ziyade 'iş' nedeniyle orada hazır bulunuyordu, mesela;
ABD askeri ataşeleri, Avusturya Büyükelçisi, Japon Büyükelçilik Müsteşarı ve de bizzat tanışıp-uzuun uzun sohbet ettiğim birkaç Amerikalı ve bir Fransız 'araştırmacı' ki araştırma konuları da 'Kürt sorunu (!)' alt kimlikler ve 'din' olan uzman kaynıyor Güneydoğumuz. Tesadüf bu ya, tanıştığım o uzmanları Mardin'den sonra 'Diyarbakır'da da görme fırsatı bulup (!) yine uzuun uzun sohbet ettim, konumuz yine aynıydı elbet, Kürt sorunu ve din.
Fransız uzman Diyarbakır'dan sonra İran'a, oradan da Pakistan ve Yemen'e geçip 'araştırma ve de gözlemlerine' devam edeceğini söyledi, anlayana ben daha ne diyeyim?!
•Mardin dışında, salı yazımda da belirttiğim gibi Silopi, Nusaybin, İdil, Cizre, Kızıltepe, Dargeçit ve Diyarbakır'ı da gezme fırsatım oldu. Şimdi, öncelikle belirtmem gereken bir tespitim var, Güneydoğu üzerine okuduğumuz anlatımların yüzde 60'ı FANTEZİ, evet tekrar ediyorum fantastik öyküler, kalan anlatımların yüzde 20'si ise ideolojik, o halde?! Güneydoğu anlatımlarının sadece ve sadece yüzde 20'si gerçeği yansıtıyor, ben size şimdi elimden geldiğince yüzde 20'lik gerçekten küçük bir kesit sunmaya çalışacağım.
•Sürekli yazılarımda belirttiğim gibi, önümüzdeki dönem siyasetin dinamiklerini birinci dereceden 'Güneydoğu' dosyası belirleyecek, durum bu derece önemli olunca da kendisini otorite zanneden ya da otorite gözükmek isteyen birileri için; Güneydoğu'ya gitmek, Güneydoğu'da 'alan çalışması' inceleme-araştırma ve analiz yapmak son yılların trendy konusuna dönüşmüş durumda, Güneydoğu üzerine bu çerçeveden yapılan konuşmalar-tespitler ise ne yazık ki 'ezber'den düşünce üretimiyle yapıldığı için ortaya gerçeği yansıtmayan 'fantastik' öyküler-analizler çıkıyor, gerçek ne peki? Ezberleri bozarak başlayalım;
•Gösterildiği ya da birilerinin göstermeye çalıştığı gibi 'Güneydoğumuzun tamamı etnik ayrılıkçı partilerin' etkisinde falan değil kesinlikle, seçim sonuçları ortada, onların etkileri yüzde 10 civarında, hepsi bu. Bölge terörden arındırılmış, ekonomi canlanmaya başlamış.
Kızıltepe'de konuştuğum çok sayıda esnaf, Şırnak dağ köylerinde sohbet ettiğim köylünün 'Ankara-devlet-üniter yapı-siyaset' yorumuyla inanın benim algım arasında hemen hemen hiç fark yoktu, şikayetlerimiz, milli duruşumuz neredeyse aynen örtüşmekteydi. Birileri suyu bulandırmak, sizlere 'Güneydoğu'nun neredeyse tamamı 'Kürt sorunu' denilen masa başı yaratılmış kurgunun altına imza atıyormuş gibi gösterip, hepimizi bölgeye karşı 'öteki' pozisyonuna getirme çabasında, o halde? Bu tuzağa asla düşmemek zorundayız.
Güneydoğulu'nun ekonomik problemlerini, sosyal sıkıntıları dillendirmesi; marjinal ideolojik tavırdan asla kaynaklanmıyor. Benim bölgede konuştuğum insanların çoğu 'merkezdeki sağ ve sol partiler'in seçmeni olmakla birlikte evet ilgisizlikten şikayetçiler, isyanları-mesajları ise gayet açık; 'gitmediğiniz yerden yakınlık beklemeyin' yani -bizi sahipsiz bırakmayın- diye bas bas bağırıyorlar, sahipsiz olmadıkları açık ama ilgisiz bırakıldıkları da kesin...
•PKK'lı teröristlerle ilgili 'gelsin düz ovada siyaset yapsın' diyenler acaba 'bölge insanına ne kadar 'bütünleştirici-birleştirici' politikalar-çözüm önerileriyle el uzatıyor, fantastik ya da ideolojik olmayan, terörden arındırılmış ekonomik sorunlarıyla boğuşan GÜNEYDOĞU'muza ne kadar gerçekçilikle el uzatıyorlar dersiniz?
•Silopi'de sokaklarda bayramı öpüşerek-tokalaşarak kutlayan genç kız ve erkeklerin görüntüleri bizlere bilinçli ıskalatılan bir gerçeği daha göstermekte; yine o malum birileri ısrarla 'Güneydoğu'da kadınlarımız üzerinden' ayrılıkçı politikaları beslemeye devam ediyorlar. Israrla töre cinayetleri gündemden düşürülmüyor. KADIN üzerinden toplumumuzu yıkıyorlar... Oysa bölgede kadın gerçeği denilince 'blok' tek bir tanım yapmak en büyük cehalet inanın.
Mardin'deki 'kadının sorunu' ile Şırnak'taki veya Batman'daki ya da Cizre'deki kadın gerçeği-sorunu tamamen farklı. Ancak bu farklı duruş ve gerçekler üzerinden konuyu irdelemek birilerinin işine gelmiyor belli ki, 'Güneydoğu'da kadın' başlığı yaratılmış-abartılmış ayrılıkçı 'Kürt dosyası' içinde tek bir kurguyla sizlere servis yapılıyor... Ezberi bozalım derhal.
•Yarın devam edeceğiz, bu arada lütfen sizler de ezberinizi bozup notlarımı yazılı düşünür müsünüz ey özgün okur?
Bu makalem 02.11.2006 tarihinde AKŞAM Gazetesinde yayınlanmıştır.
