Hedef; etnik temizlik bahanesiyle....

 

YENILEME:

20 Mart 2012 

Bugun.. Suriye'deki provaların  ardından... Sıra 'artık' neye geliyor dersiniz ?! Adeta göstere göstere gelen 'duruma' dair son 6  yıllık notlarımı sunuyorum ey kayda geçen okur, buyrun; Söylenecek yeni bir şey (!) var  mı?

....

Yenileme:16 Mayıs 2011

Gündemden son bir habere bakalım; 'ŞIRNAK’ta Irak’tan sızmaya çalışan 12 PKK’lı teröristin çatışmada öldürülmesinin ardından Iğdır, Ağrı’nın Patnos ile Doğubayazıt İlçelerinde olaylar çıktı. BDP Iğdır Milletvekili Pervin Buldan ile yaklaşık 1500 kişinin yürümesine izin verilmezken, Doğubayazıt’ta atılan taşlardan bir polis memuru yaralandı. Patnos’ta öldüren PKK’lılar için BDP’nin seçim bürosuna siyah bez üzerine 12 kırmızı karanfil takıldı. İstanbul'daki gösterilerde de göstericiler polisle çatıştı. İl binasının girişine çıkan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, polislere "Allah belanızı versin" diye bağırdı....    .

 ***  .

Yenileme; 22 Mart 2011 .

Dün Nevruz bahanesiyle terörist kıyafetlerini ! kuşanıp meydanları basanların, Güneydoğumda provakasyon yapıp, polisimizi tokatlayan, elinde taşlarla güvenlik güçlerinin yolunu kesen bazı sözde vekillerin  (ve de arkasındakilerin) hazırlığı yıllar öncesinden malumdu. Şimdi sıra neye geldi?! Libya vb ulkelerdeki ayaklanmaları rol modeli alıp (vakalar asla karşılaştırılamaz ama...) çok yakında isyan hazırlıkları içindeler mi?! ..... Birleşmiş Milletler’i devreye sokup, BM’ye davetiye çıkararak, Güneydoğu’da ‘güvenli bölge oluşturma’ operasyonu..... Bir sonraki adımda ise.... ***

 

  • Ve....
  • Alttaki satırları da 5 yıl önce -2006 yılında- kaleme aldım;
  • ...
  • Gündemin birinci maddesi; Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a dair misket bombası niteliğindeki iddialar. Dün çok sayıda uzmanla konuştum, şimdi kem küm etmeden kimsenin dillendirmediği perde arkasını ve kayda değer kritik analizlerin özetini sizlere sunacağım ey yakın geleceği tehlikede olan okur...   Konuştuğum uzmanların genel yorumlarına Prof. Hasan Ünal’ın dikkat çekici projeksiyonunu da ekledim, buyrun, okuyoruz;
    ’Kamuoyunda şahin duruşuyla tanınan Komutan Yaşar Büyükanıt’ın ağustos ayında Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesini engelleme çabalarına malum birilerince sürat kazandırılmaya başlanmıştır ancak perde arkasındakiler bu kadar kolay izah edilemez.
    Sayın Büyükanıt’ın üzerinden başlatılan bu tartışmalarla aslında Güneydoğu’da askerimizin genel etkisi yok edilmek istenmektedir.
    Güneydoğu’daki malum dış destekli ayrılıkçı harekatın siyasallaşması için askerin etkisinin kırılması ana hedeftir. ‘Askerin etkisi kırılmadan Barzani merkezli siyasi etki-ayrılıkçı planlar belirleyici olamaz’ tezi birilerinin ana amacıdır, hepsi bu.
  • Peki o halde, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü ve de elbette buna bağlı olarak askerin etkisi nasıl kırılacak? Buyrun, şu anda görmek üzere olduğumuz gibi, şaibeler, iddialar ve devletin kendi kurumları arasında çelişki yaratan söylemler-hareketlerle.
    Etnik kışkırtmaların kaşınması suretiyle, Türkçü-Kürtçü milliyetçiliğin provoke edilerek, sivil itaatsizlik sağlanıp, devletin resmi görevlileriyle bölge halkının karşı karşıya getirilmesi derken ardından da Güneydoğu’da askerimizin otoritesini yok edip-askeri-polisi uzaklaştırmak...  
  • Bir sonraki adımda ise bazı ‘meşru belediyeler-mahalli yönetimleri’ daha da etkin hale getirip-söz sahibi yaparak, Güneydoğu’da ‘etnik temizlik’ yapıldığı gerekçesiyle tıpkı Kosova veya Bosna modelinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler’i devreye sokup, BM’ye davetiye çıkararak, Güneydoğu’da ‘güvenli bölge oluşturma’ operasyonu başlatılmış durumdadır.
  • Operasyonun finalinde ise Güneydoğu’da referandum yolunu açıp, bölgenin ‘özerk-federe yapıya’ dönüştürülmesi amacı vardır. Tüm bunlar elbette dış merkezli plandır, düğmesine basılan bu operasyon kamuoyunun gözünden kaçırılıp-şekillendirilmektedir, bizlerin acilen kontr-karşı politika geliştirmesi zorunludur.
  • Tekrar vurgu yapalım, bir defa daha aynı yere dikkat çekelim, bir daha okuyoruz;
    *‘Önce Güneydoğu’da askeri etkisiz hale getirip sonra da; Güneydoğu’daki kimi! -meşru belediyeler-mahalli yönetimleri- daha da etkin hale getirip-söz sahibi yaparak, Güneydoğu’da ‘etnik temizlik’ yapıldığı gerekçesiyle tıpkı Kosova veya Bosna modelinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler’i devreye sokup, BM’ye davetiye çıkararak, Güneydoğu’da ‘güvenli bölge oluşturma’ operasyonu başlatılmış durumdadır. Operasyonun finalinde ise Güneydoğu’da referandum yolunu açıp, bölgenin ‘özerk-federe yapıya’ dönüştürülmesi planı vardır.‘
  • Evet, son derece hayati değerlendirmeler bunlar, peki siz-biz vatandaş kimliğimizle acil durumda, camı kırıp-alarm düğmesine nasıl basabiliriz, ne yapabiliriz? Cevap aslında hepimizce malum, ‘hepimiz derhal aksiyonel olmak, sivil demokratik harekat başlatıp eşanlı olarak da mevcut milli siyasi oluşumları-muhalefeti güçlendirerek, bu malum bölücü dış planlara (PKK ve destekçilerinin hesaplarına) karşı sert duruş sergilemeliyiz’ efendim. Bana sakın -kim ardına düşeceğimiz, hangi oluşum-hangi siyasi lider- demeyin, seçme şansımız yok, sorunumuz zaten hâlâ arayışta-belirsiz olmamız, diğer tarafta atı alan Diyarbakır’ı geçmiş durumda...
  • Siyasetin temiz-değerli beyinlerinden Sayın Tantan’ın da dünkü sohbetimizde belirttiği üzere zamanımız kalmadı çünkü, gelişmeler, ülkemizin, Türkiye’nin çok tehlikeli bir süreçte, çöküş sürecine doğru hızla ilerletilmek istendiğini gösteriyor. Aynı şekilde Baykal’ın dünkü açıklamaları da son derece önemlidir; Baykal, ‘olay, rejim meselesi haline geldi, şimdi de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne müdahale edilmek isteniyor. Türkiye’nin en temel kurumları sallanmaya çalışılıyor. ‘Silahlı kuvvetlerimize sahip çıkalım’ çağrısı yapıyor.
  • Başbakanımız da kendi ifadesiyle -gelişmeleri gazetelerden izlemeye- devam ediyor. Ya siz ey okur, siz ne haldesiniz?
  • Bu makale 7 mart 2006 tarihinde AKŞAM GAZETESİnde yayınlanan köşe yazımdır. GÜLER KÖMÜRCÜ*

***       .

*gündemden bir makale .


Uluslararası sorunFikret BİLA/Milliyet21 Mart 2012
PKK ve bağlı örgütlerinin bir diğer amacı da yönettikleri süreci “uluslararası sorun” haline getirebilmek.
Sivil itaatsizlik eylemleriyle Filistin, terör eylemleri ve toplu çatışmalarla Suriye görüntüleri yaratmaya; Arap Baharı dalgasını Kürt hareketine ithal etmeye çalışarak Türkiye’yi dış baskıya ve hatta giderek müdahaleye açık hale getirmeyi hedefledikleri de gözleniyor.
Ortadoğu’yu yeniden yapılandırmaya girişmiş güçlerin çıkarları bir gün bunu gerektirir ve
Türkiye’nin kapısı çalınırsa, o gün, ulusal birlik başta olmak üzere hırpalanan,
gözardı edilen değerlere her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız olur...'makalenin tamamı için;

 

http://siyaset.milliyet.com.tr/turkiye-de-yuruyen-iki-surec/siyaset/siyasetyazardetay/20.03.2012/1517396/default.htm