Jihad 

3 Mart 2011

Son yıllarda, siyaset pazarındaki vaadler listesinde yeralanlar ne kadar hızla içerik değiştiriyor değil mi ey aziz okur?!. Yol, su,elektrik (!) insan hakları, sağlık, eğitimde en iyi hizmet, 2 anahtar , yaşam kalitesinde artış, az bürokrasi, düşünce özgürlüğü, komşularla sıfır sorun vb derken,  siyasallaştırılmak istenen din, vitrinde iyice öne çekildi,  an itibarıyla da  ‘ jihat / cihad ’ sloganlaştırılarak sunuma mı başlandı? Habere bakalım;
 
 
'Cihat' çağrısı yapan veliaht! ‘Türk siyasi tarihine damgasını vuran ve 27 Şubat’ta hayata gözlerini yuman Necmettin Erbakan’ın 33 yaşındaki oğlu Fatih Erbakan, babasının tabutu başında yaptığı cihat çağrısıyla adeta “ben varım” mesajı verdi. Fatih Camii’nin avlusunda, babasının şimdi ülkeyi yöneten talebelerinin karşısında, “Türkiye’deki ve tüm dünyadaki Müslümanlara İslam’ın sadece namaz kılmak, oruç tutmak değil, Allah yolunda cihat etmek olduğunu ve tüm insanlığın saadeti için çalışmak olduğunu öğretti” sözleriyle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı……’ (1)
 ‘’Cihad"  hakkında internette bulduğum birkaç açıklama; 
‘Cihad sözcüğü c-h-d kökünden türemiş, "bütün gücünü kullanma" mânâsına gelen ve tek kelime olarak "mücadele" anlamında kullanılan arapça bir kelimedir. İslamda cihad, bazı hadisler temel alınarak iki kısma ayrılmıştır; büyük cihad, küçük cihad. Büyük cihad insanın benliğinde barındırdığı kötülüğe ve dünyevi zevke olan yakınlığına karşı verdiği mücadele olarak tanımlanmıştır. Küçük cihad, maddi anlamda dini mücadeledir. (2)
Bir diğer açıklamaya göre; ‘…Korkutmak, barışa yanaşmak’ yani gaye savaş çıkarmak değil fakat gözleri savaştan başka bir şey görmeyenlerin gözlerini korkutmak ve onları barışa zorlamak için kuvvetli olmamız istenmektedir. Çünkü insanlıktan anlamayanlar ancak kaba kuvvetten anlarlar...’ (3)
Geçtiğimiz haftalarda Washington Post’ta yayınlanan ‘Rusya’da gençler arasında yükselen extremist islamcılığı anlatan röportajlar serisinden  bir alıntıyı da paylaşalım (4) 
Bu gençlerden birisi diyor ki; ‘Cihad bir savaştır. Bu savaşa inanmayanların hepsine karşı verilen bir savaştır.’
( ‘hepsi’ ile kastedilenler kimler? 'Savaş, şiddet, öfke kışkırtmaları' nın gerekçesi olamaz)
 
Düşünce, ifade ve de inanç özgürlüğüne tartışmasız saygı duymakla birlikte din ve devlet işlerinin tamamen ayrılmasını, seküler, laik sistemi savunan ve de her türlü radikal hareketi, radikal inanç sistemini ise dünya barışı, bireysel özgürlükler adına son derece tehlikeli olduğuna inanan, dinin siyasallaştırılmasına karşı çıkan bir birey olarak (ki ülkemin yasaları da laik esaslara göre düzenlenmiştir, dolayısıyla aksini iddia etmek de zaten suçtur) bugün geldiğimiz noktada oldukça rahatsızlık hissediyorum.
Yaşadığımız gezegenin sürekli oynanan gündeminde biz artık neleri tartışıyoruz, neleri tartıştırılmaya başlandık?!
Yukarıdaki paragrafta, W.P’taki haberde yeralan ifadeler ne derece meşru sayılabilir?Sayılamaz. sizin gibi düşünmeyen bir diğerine kendi modelinizi şiddetle dayatmayı hedeflemek hangi tanıma giriyor?
Bu kesişme noktasındaki algı ile ‘Meşruluk’ tanımında duralım. Son bir ‘önemli’ açıklamaya bakalım şimdi de;
ABD’nin demokrat başkanı Obama’nın danışmanlarından John Brennan FOX TV’yeyaptığı açıklamada   ‘Cihad, İslamın meşru inancıdır, Cihadı savunanlar Amerikanın düşmanı değildir’ diyor.(5)
Acaba bu sayın danışman, yarın, kavramların içi ile oynayan birileri kalkıpta fırsat bu fırsat diyerek, siyasetin, rejimlerin dini esaslara göre toptan dönüşümünü talep ettiklerinde de ‘ ortada kuyu var yandan geç’ diyebilecek mi ? 
 Kim neye göre meşru olacak?!