İsyanlar açılımı ! modeli üzerinden

 Güneydoğumuzda Serhildan provası…  

 9 Şubat 2011

Oyun kurucu yaşadığımız gezegende yeni bölgesel düzenlemelerini yapar iken gözüken o ki özellikle şu 3  unsuru kendisine partner olarak görüyor;

 

  1. Kırk katır mı kırk satır mı arasında kalmış isyanlardaki halk…

Dikta  yönetimlerin, yolsuzlukların baskısı altında ezilen masum kitleler, anglosakson oyun kurucunun ‘bölgede topyekun ılımlı islamcı rejime dönüşüm’ projesinde ilgi odağı halinde.

 Yeri gelmiş iken; Bir kısım medyada önceleri ‘halk isyanları, ayaklanmalar’ başlığı altında sunum yapılıyor iken oyun kurucunun uzmanları anlaşılan ‘isyan’ kavramının geniş kitleler içinde kabul görmeyeceği düşünerek derhal bu kavramın yenilenmesini sağladılar ve  haberler artık ‘halk hareketleri’ tanımı ile servis yapılmaya başlandı. Halkların sosyal/psikolojik tepkilerini çok iyi bildikleri için isyan kelimesinin kitlelerde uyandırdığı etkileşimi beğenmeyip  yol testindeki kavramlarına da operasyon yapmayı ihmal etmediler…

2.Ilımlı islamcı cemaatler, tarikatlar (yani müstakbel ılımlı islamcı rejimler)… 

Radikal islamcı tehdite  karşı (doğru, radikal islamcılar dünya barışı için tehdittir ama bu oyun kurucunun projesini meşrulaştırmaz, seküler sistemden vazgeçilemez) bariyer vazifesi göreceklerine inandıkları ılımlı islamcı cemaatlerle zaten yıllardır kolkola olan oyun kurucu, bizim gibi nufusunun çoğunluğu Müslüman olup laik sistemi benimseyen ülkeleri ilk sıraya alarak, dönüşüm projesi harekat planının düğmesine basmıştır. (oyun kurucudan kastım nedir, ek bilgi için lütfen bakınız , 2 Şubat 2011 tarihli ‘Halk ayaklanması açılımı ile Erdoğan seçimi garantiledi’ başlıklı yazıma…)

 3.Assange/Wikileaks… Wikileaks sızdırmacaları anglosakson oyun kurucunun yeni düzenleme planında kullandığı önemli bir argümandır. Halk isyanları ile eşanlı yürütülen bu belge sızdırmacaları, biri, diğerini tetikleyen, arkasında istihbarat kurumlarının açık desteği bulunan bir operasyondur.  Bakınız Tunus’ta son yaşananlara; Tunus’un yolsuzluk ustası diktatörü Bin Ali ve etrafındaki pisliklerinin dünyaya duyurulması ve halkın haklı öfkesini kusması adına ilk taşı atan Wikileaks sızdırmacaları olmuştur. Ardından sosyal paylaşım siteleri, internetin ve de asıl olarak cemaatlerin ‘network’u de devreye girince, ilk aşamada istenilen sonuç alınmıştır. Bin Ali gibi bir diktatörün gitmesi elbette çok iyi olmuştur burada hepimiz için asıl soru şu olmalıdır; ilk taşı atan Assange, Wikileaks sızdırmacaları ne kadar masumdur?

Cevap (bence) Wikileaks operasyonu kullanılan argümandır, oyun kurucu, zaafları kendi menfaati doğrultusunda kullanarak halkı isyana teşvik edip daha sonra bölgesel yeni düzenlemeye rampalık yapılmasını sağlayacaktır..

(ilave olarak bu listeye Google da ekleyebiliriz, son habere bakiniz; ’Tahrir'deki muhalefet hareketinin lider arayışında gözler yeni bir isme çevrildi. 12 gün gözaltında tutulduktan sonra önceki gün serbest bırakılan, Google'ın Ortadoğu'dan sorumlu pazarlama müdürü Veil Gonim dün Tahrir Meydanı'nda dev kalabalığa hitap ederek 'kahraman sizsiniz' dedi. Halk, Gonim'i lider olarak görmeye başladı. ‘ şaka gibi, hedefe her kimi alırsa fişleyen, milyonlara iftira haberleri sunan google’un X pazarlama müdürü ‘pazarlamada’. araştırmak yerine kendilerine ''doğru'' adı altında sunulan şeyleri kabullenmeyi benimsemiş kitleleri, elbette tamameeen tesadüfen google üzerinden…Ne üzerinden! ehlileştiriniz!)  

 

Gelelim başlık konusuna, bu gelişmelerden Türkiyemizin cephesine ne/neler düşecektir?  

Türkiye’de (oyun kurucunun projesi çerçevesinde) isyan ettirilmek istenilen kitleler  kaşınmaya başlanacaktır. Daha da açıkçası Türkiye’de isyan ettirilmek istenen kesim; ‘Güneydoğumuz’ birilerinin cazibe merkezlerine alınmıştır. Bu kesim belirli bir takvim çerçevesinde çeşitli etki elemanları, provakasyonlar ve de rol modelleri, örnekler üzerinden kışkırıtılmaya başlanmıştır da... İçinde bulunduğumuz bu günler, halk ayaklanması, ayaklandırılmak istenilen bölgenin terminolojisyle ‘serhildan’ provalarına başlandığı günlerdir…  

 

Bu noktada, sözü MHP Liderinin dün yaptığı kritik açıklamanın önemli gördüğüm bölümü ile tamamlamak istiyorum… Siyasi görüşünüz ne olursa olsun farketmez, Sayın Bahçeli’nin bu tespiti ulusal  bekamız adına son derece önemlidir efendim; 

 Yakın coğrafyalardaki halkların, otoriter yönetimlerden kurtulayım derken yeni vesayetlere ve baskılara maruz kalma riskinin gün geçtikçe belirginlik kazandığını ifade eden Bahçeli,  bulaşıcı etkisini sık sık gündeme getirmeye çalıştıkları toplumsal hareketlenmelerin bölücü çevrelerin de gündemine girdiğini ifaderek diyor ki;

  •   İmralı canisi bir yanda AKP ile yaptığı pazarlıklara devam ederken, diğer tarafta da Diyarbakır merkezli olmak üzere Mısır örneğini göstererek ayaklanma ve isyan teşvikinde bulunmaktadır.
  • Bölücülüğün 15 Şubat’tan itibaren Mısır’dakine benzer kitlesel eylemlerle, hain planlarına ivme vereceği bir aşamaya geçmek için hazırlık yaptığı anlaşılmaktadır. Asıl dikkat edilmesi gereken nokta sıranın Türkiye’yi gelip gelmeyeceğinin kestirilmesi hususudur. Bugün sokağa haklı veya haksız dökülmüş eylemciler için düne kadar destekçisi olduğu Mısır hükümetine ‘sokağa kulak ver’ çağrısı yapan küresel gücün, yarın AKP hükümetine de isyancı PKK ile bir şiddet eylemi sonrasında fütursuzca ‘el sıkışma çağrısı’ yapmayacağının bir garantisi yoktur.'

  •  Provalar geniş bir coğrafyada devam etmektedir…

 

* Kendimle konuşmalar; 22 Ocak 2011 tarihli yazımın sonunda ‘şimdi yine saldırıya başlarlar’ demiştim, haklı çıktım, hep aynı yere çalışıyorlar, beni akıllarınca kamuoyunda küçük düşürmek için özel hayatımla uğraşıp, tuzaklar kurmaya, iftiralara devam ediyorlar, sayelerinde 'hile ile savaş' ustası oldum. Bilmesi gerekenler zaten gerçeği, doğruyu biliyor, tuzakçılar ise hala patinaj yapmaya devam ediyor… Fikirlerime değil, kişiliğime, özelime saldıranlar sadece …...’larıdır, noktaları bilerek boş bıraktım. Boşver Güler, sen eğlenmene bak! Eşit koşullarda asil kavgalar bekleme romantiziminden de kurtul artık.