Opus Dei-Gülen Hareketi benzerliği 

   

22 Ocak 2011 

Katolik dünyasının  temsilcisi konumunda olan, Vatikan’da tek söz sahibi (iddialara göre de kutsal mafya olarak da adlandırılan) Opus Dei Tarikatı ile Fetullah Gülen Hareketi’nin birbirine çok benzediği tespitini yapan bizzat  Gülen hareketinin içinde olan Prof.Niyazi Öktem.

Şimdi sizlere, Öktem’in Kasım 2010 tarihinde Truva Yayınlarından sunulan ‘İnanç sarmalında Batı Dünyası ve Karşılaştırılmalı  Gülen Hareketi’ isimli kitabından  alıntılar (ve de unuttukları çok önemli bir detayı) sunacağım ;

 

*‘ … Opus Dei felsefesi, okullar, örgütlenme mantığı ile Hocaefendi hareketi arasında da benzerlikler görebiliriz ….. Kuşku yok ki bu tür benzerlikler sadece sosyolojik mahiyettedir… Ancak kitle psikolojisi, sosyoloji ve örgütlenme mantığı arasında benzerlikler görmek, mahiyeti, kimliği, inanç şekli ne olursa olsun sosyal bilimlerin analiz şeması içerisine girebilir.’ (sayfa 40, 41)

 

     

 * ‘Her iki cemaatle ilgili olarak da benzer dedikodular gündeme gelebilir; Her yere nüfuz etmişler, her iki kuruluş da teokratik devlet kurmak istiyor. Her iki kuruluş ta da milliyetçilik ve faşizm eğilimleri var. İslami cemaatin para gücü Fetullahçılarda, Vatikan’ın para gücü Opus Dei’de……. Evet, her iki grup da güçlü, diğer katolik cemaatlerde olmayan iş adamı Opus dei  üye konumu, onların bankacılık, sanayide ve ticarette güçlü hale getirmiş. Bizde de Anadolu kaplanlarının önemli bir bölümünün Hocaefendi Cemaatini tuttuklarını bilmekteyiz……’ (sayfa 42)

 

 

Sayın Niyazi Öktem, Katolik örgüt Opus Dei ile ‘Biz’ diye bahsettiği Gülen hareketi arasındaki benzerlikleri sıralamaya uzun uzun devam ediyor.

 

 

Tam bu noktada durup Opus Dei hakkında biraz da kişisel gözlemlerimi aktarmak istiyorum; efendim 2005 yılı Mayıs ayında… Opus Dei Tarikatı’nın Madrid’teki merkezine, Türkiye’den davet edip röportaj verdiği ‘’ilk gazeteci bendeniz olarak’’ eklemeler yapmak istiyorum, madem Gülen Cemaatinin içinden bir akademisyen böyle bir benzetme yapıyor, bu durumda ben de gazeteci olarak çerçeveyi daha netleştirmek,  unutulan bazı detayları da hatırlatmakta fayda görüyorum.

 

Mayıs 2005 de Madrid’te Opus Dei’nin tepe yöneticileri ile  görüşüp sonra da bu sohbeti dizi-röportaj olarak o tarihte çalıştığım AKŞAM Gazetesinde yayınladım.  (Ayrıca ‘Ey Okur’a Kışkırtıcı Yazılar’ isimli 2.kitabımda da bu röporajım ve de fotoğraflar yeralmaktadır)

  

Eveet, Prof.Niyazi Öktem’in Opus Dei-Gülen Hareketi benzerliğini dile getirdiği kitabında sunmayı unuttuğu çoook önemli bir detay var ki ben bu ayrıntıyı fotoğraflayarak yazı dizimde okura sundum, ancak bu detaya geçmeden yine önemli gördüğüm başka bir bölüme de dem vuralım;

 

‘Opus Dei  1928 yılında papaz Escriva tarafından Madrid de kurulmuş. Opus Dei  Tarikatının kurucusu Escriva’nın milyonlarca masum yahudi vatandaşını vahşice katleden asrın katili Hitler’in sağ kolu, 2.dünya savaşı dönemi İspanyasının faşist lideri Franko ile de son derece yakın ilişkide olduğu tarihi bir  gerçektir.

  

Prof.Öktem bu işbirliği hakkında kitabında şunları yazıyor; ‘’Franco’nun Opus Dei’yi dikkate aldığı bilinmektedir… Örgütün kuruluş ve yükseliş süreciyle general Franco’nun 35 yıllık faşist diktatörlüğü zaten bire bir aynı dönemlere oturmaktadır. Dedikodulara göre, dikkate almadan öte, Franco ve Escriva iş birliği içerisindedirler; Franco Hükümetlerinde bir iki Opus Dei üyesi bulunmuştur. Bu nedenledir ki Opus Dei’ye her zaman için faşist ruh hakimdir….’ (Sayfa 30)

 

Öktem bu satırlarının hemen ardından da ekliyor; ‘…’Franco ile Escriva’nın birbirlerini tanıdıkları  kuşku götürmez ama bir arkadaşlık ilişkisinden söz etmek bir hayli zordur, baş başa üç kez görüştükleri bilinmektedir.’!

 

Öktem devam ediyor; ‘Escriva’nın Franco yandaşı olduğunun aksini söylemek olanaksızdır, yukarıda da belirttiğimiz gibi Cumhuriyetci hükümet ve komünist güçler onu öldürmek isterken, kendisi bin bir güçlükle Francocuların yanına kaçabilmiştir.’ ( Sayfa 31)

 

 

Şimdi… Gelelim benim sizlerle paylaşmak istediğim  ‘göz ardı edildiğini’ belirttiğim asıl ayrıntıya; (2005 yılında AKŞAM’da fotoğraflarıyla yayınlanan yazı dizimden aynen alıntılayarak aktarıyorum)

‘Bendeniz Opus Dei'nin Madrid’teki binasına gittiğimde, dikkat çekici biçimde güvenlik ağı ile korunan bahçe içindeki 4 katlı idari binasının hemen yanıbaşında-duvara bitişik bir başka 'çok katlı-geniş bir yapı gördüm, hemen, beni karşılayan Opus Dei görevlisine kendi merkez binalarıyla bitişik duran diğer binanın kime ait olduğunu sordum, işte cevap;  ‘diğer yapı İSPANYA GENELKURMAY BAŞKANLIĞI’na ait’ dediler. Opus Dei askerlerin bahçesinde bulunuyor, ne demek istediğimi anladınız sanırım, daha ne kadar açık yazabilirim?......

Kimilerine göre ‘Hristiyan dünyasının gizemli askerleri olan Opus Dei’cilere İspanya Genel Kurmay Başkanlığı’nın bahçesinde bulunma nedenlerini sordum, ‘Önce buraya biz geldik, sonra askerler bizim bahçemize geldiler’ cevabını verdiler, sadece bu cümle bile başlı başına bir kitap konusu… ama..başka bir kitapta neden olmasın?!’  (Bknz, kitabım ‘Kışkırtıcı Yazılar’ sayfa 17)

 

Tarikat, din işleri ve askeri yapı iç içe geçmiş… Bu fotoğrafın uluslararası politikalara, stratejilere, istihbarat savaşlarına ve de daha bir çook dinamiğe etkisini artık siz tahmin edin ey değerli okur.

 

 

Prof.Niyazi Öktem kitabında Opus Dei ile Gülen Hareketi örgütlenme mantığı arasında benzerlik olduğunu söylüyor da… Tam… Bu noktada aklım karıştı?!?!

örgütlenme mantığı başka hangi alanlarda benzeşiyor?!

 

Sayın Öktem’in, Opus Dei’nin sırtını yasladığı o binanın fotoğrafının yakın tarihten günümüze ve de yarınlara, sosyolojik zeminden siyasi cepheye aktarımını da gözönüne alarak, benzerlikleri özellikle de örgütlenme modeli esasındaki benzerlikleri çook daha net ortaya sunması gerekiyor.  

 

 

Belki de…

Cevap için; hayatın olağan akışını !!! izlemek  yeterli olacaktır…  

 

*…Kendimle konuşmalar, not için; Şimdi, bu yazımdan sonra bakalım nasııl nasıl saldırılara maruz kalacağım, göreceğiz efendim.