Polise niçin sınırsız yetki?!
Sizce; sınır ötesine ateşli haller içeride neyi-neleri tetikleyebilir? Geçenlerde katıldığım yemekte bir milletvekilimiz anlatıyor, dondum kaldım, buyrun okuyun, biraz da sizin kanınız donsun efendim; artık açıkça devletin kurumlarıyla çatışmaya başlayan içimizdeki (!) malum birilerine göre, 'şayet Irak'a sınır ötesi operasyon beklenenden daha geniş bölgeyi kapsar-yoğunluğu da yüksek olur ise eşzamanlı olarak
Türkiye içinde de sokak olayları-kışkırtmaların başlaması halinde, Türk Silahlı Kuvvetleri bu durumda hem iç cephedeki bölücü hareketler-terörle mücadeleyi sürdürüp, aynı anda dış cephede ağır bir savaşa devam edemez, zayıf düşer-miş. TSK zayıf düşünce de TSK'yı karşılarında engel gören malum birilerinin siyasi planlarını hayata geçirmeleri mümkün olabilir-miş.' Vah vatanım vah. Her kim devletin kurumlarının zayıflamasına, savaşa umut bağlıyor ise... Bu kişiler sizce... Kimdir-Nedir?
• Kulisi bırakıp-gündeme dönelim; Kamuoyunun dikkatinden kaçırılan önemli bir konu var, 'Polis Yetki Artırımı'na ilişkin yasa tasarısı, dikkatler Anayasa değişiklikleri üzerinde yoğunlaşmışken, Adalet Komisyonu'ndan büyük bir hızla geçti. Konuyu sizlerle detaylarıyla paylaşmaya hazırlanır iken, baktım, önceki gün Sayın Cengiz Çandar çook güzel bir yorumla kaleme almış, aynen ÇANDAR'ın kaleminden aktarıyorum;,
• '....CHP Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu, 'Polis Yetki Artırımı'na ilişkin değişiklik teklifinin Adalet Komisyonu'nda kabul edilmesinden sonra 'Görüşme sonunda maçın sonucunu ilan ediyorum: Polis Devleti 1- Hukuk Devleti 0 diyor. Türkiye, böyle garip bir ülke; 'askeri müdahale'ye karşı çıkan bir milletvekili (AKP Eskişehir Mv. Muharrem Tozçöken) 'polis devletine gidiş' yolunu açan yasa teklifini hazırlıyor; 'askeri müdahale'den herhangi bir rahatsızlık duymayan bir ana muhalefet milletvekili, 'polis devleti'ne karşı 'hukuk devleti' ilkesini savunabiliyor.
• Polis yetkilerinin artırılmasını öngören ve Adalet Komisyonu'ndan geçen teklifin birkaç maddesine göz atmak, 'hukuk devleti'nin taşlarının nasıl söküldüğünü, 'polis devleti'ne gidebilecek yolun taşlarının nasıl döşendiğini ortaya koyabilir:
• Polis, direnişle karşılaşırsa ihtar yapılmadan da zor kullanılacak.
• Polis, silah ruhsatı, sürücü belgesi ve pasaport için başvuran ve gözaltına alınan herkesin parmak izin alacak. Alınan parmak izleri 80 yıl sonra sistemden silinecek.
• Polis, DNA ve biyometrik bilgiler de dahil olmak üzere kişisel bilgileri, kişilerin rızası olmasa da toplayıp derleyebilecek. (Bunun stratejik arka planını düşünün-gen haritası..başka?!)
• Şüpheli bir kişi, gözaltına alınana kadar, polisin istediği kadar alıkonulabilecek.
• Polis şüphelenirse, istediği herkesi rahatlıkla durdurup arayabilecek. Durmayan kişi ve araçlara karşı zor kullanılabilecek.
• Polis, hakim kararı ya da gecikmesinde sakınca bulunan hallerde sadece mülki amirin yazılı emriyle, kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arayabilecek.'
• Bütün bu tasarı maddeleri alt alta toplandığında ve bunların 'ruhu' yorumlandığında, bunun anlamı, kestirmeden şudur: 'Keyfiliğin hukukileşmesi'... Türkiye'de böylece 'Guantanamolaşma süreci'ne kapılar aralanacaktır.... İktidar partisinin seçim kampanyasını 'Şimdi Demokrasi Zamanı' sloganı ile yürüteceği öne sürülüyordu. Şimdi 'Demokrasi Zamanı' ise, böyle bir zamanda 'Polis Devleti'ne doğru yol almayı nasıl izah edecekler?'
• Ya bu durumu siz nasıl izah ediyorsunuz efendim, neye karşı, ne?!
• NOT: Siz bu satırları okur iken İstanbul Harp Akademileri'nde, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Sayın Ergin SAYGUN'un ev sahipliğinde gerçekleştirilen, tüm komutanların yanı sıra, yurtiçi ve yurtdışından akademisyenler, gazetecilerin davetli olduğu bir toplantıda olacağım. Konu başlığı; 'Uluslararası Örgütler.' Toplantıda Washington'daki önemli araştırmacılardan Michael Rubin de asimetrik tehditle ilgili bir sunum yapacak. Ara renkleri yarın paylaşacağız.
'Güler Kömürcü tarafından yazılan bu makale, 31.05.2007 günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.'