Tarikat tutkalı ve sinir ötesi operasyon

Birileri ‘terör örgütüne’ sempati kazandırma oyunu oynuyor; 8 askerimiz, kurumlarımız ve vatan aşığı vatandaş da figüran ediliyor. Bush-Erdoğan zirvesi öncesi DTP’lilerin PKK’lılarla oynandığı ‘teslim alma-teslim verme’ utancını bize yaşatan Ankara’nın balkonundakilerine söylenecek çoook söz var ama...



Ben bu kaotik gündemi oyun kurucunun açtığı tartışma tuzağına düşmeden, fotoğrafa daha yukarıdan bakarak değerlendirmek istiyorum efendim. Sevgili arkadaşım, değerli gazeteci-yazar Soner YALÇIN’ın pazar günü kaleme aldığı ‘Nakşibendi kardeşliği’ başlıklı yazısı, ‘sınır ötesi operasyonun’ arka planında, Barzani ve bazı siyasiler arasında görünmeyen bağlar adına bir önemli noktayı gözler önüne seriyor; tarikat tutkalı.

İlk olarak... Yaklaşık 2 ay önce Sayın Şerif Mardin dile getirmişti, AKP’nin başarısını değerlendirir iken bakın ne demişti; ‘AKP’nin başarısının arkasında bir de tarikatlardan destek gerçeği var. Devletin göremediği şeylerden biri. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda Anadolu’da çok teşkilatçı bir dini kurum yayılmıştı: Nakşibendilik. Nakşibendilik, yalnız bir dini inanç değil, aynı zamanda insanlara yön vermeye çalışan bir kuruluştu. Türkiye’de bilinmeyen bir şey, Nakşibendilerin 18. yüzyılın sonunda ve 19. yüzyılda teşkilatçı olmaya başladıkları. Mahalli teşkilatçı. Devletle rekabet halinde. Kemalistlerin göremedikleri şeylerden bir tanesi, Nakşibendilerin kurdukları teşkilatın ne kadar güçlü olduğu. Bunu anlayamadılar. Anlayamadıkları için de, bu gücün zaman zaman ne kadar ekstrem şekiller aldığını göremediler. Ve sonunda işte, mahalli milli oldu.’

Konunun uzmanı bir ismin belirttiği gibi; ‘AKP’nin özellikle Doğu’da ve Güneydoğu’da güçlü olmasının sebebi, Kürt kimliğinin önünü açması değil, tarikat ve cemaatlerle içli dışlı olduğu için Doğu’da ve Güneydoğu’da yüksek oy kazanmaları olduğunu söyleme cesaretini her nedense kimse gösteremiyor. Doğu’da ve Güneydoğu’da en güçlü tarikat Nakşibendiliktir ve bu nedenle de AKP ile Güneydoğu’daki vatandaşların en güçlü tutkalı bu tarikat kardeşliği olmuştur. Barzani ve etrafının da ‘Nakşi’ olmaları, TARİKAT TUTKALI... AKP iktidarının sınır ötesi harekat emri verebilmesi ve Kuzey Irak’a ekonomik yaptırımlar uygulayabilmesi için, ABD’den önce ne..... gerekiyor?’

Tam bu noktada Soner YALÇIN’ın pazar yazısına bakalım, diyor ki; ‘KÜRT aydınlarımızdan Naci Kutlay, “Kürtler” kitabında şu soruyu yöneltiyor: “Kürt başkaldırı önderlerinin çoğunlukla Nakşibendi olmaları ilginç ve incelenmesi gereken bir noktadır.” (s 135) Bırakın Osmanlı’yı, Şeyh Said’den, Menemen’deki ayaklanmayı organize ettiği iddia edilen Şeyh Esad Erbili’ye kadar Cumhuriyet Türkiyesi’nde de isyana kalkışanlar hep Nakşibendi Halidiye Kürt şeyhleriydi! Peki biz de şunu soralım: Nakşibendi Kürtler, Osmanlı ve Türkiye merkezi hükümetine karşı isyan ederken, Türk Nakşibendiler neden hiç ayaklanmadılar? “Türk Nakşibendiler’in siyasetle ilgileri yoktu” diyebilir miyiz? Hayır.

Kürt Nakşibendi gibi Türk Nakşibendi de nüfuz ve siyasal iktidar istiyordu. Nakşibendilik hep iktidarı istedi. Yani: Kürt Nakşibendiler gibi Türk Nakşibendiler de iktidar istiyordu. Sadece “yöntemleri” farklıydı!

Gelelim bu yukarıda yazdıklarımın özüne:İktidara gelme araçları farklı olsa da, ikisi de iktidarda olan, Kuzey Irak’taki Kürt ve Türkiye’deki Türk Nakşibendiler, PKK terörünü bitirmek için neden işbirliği yapmıyor? “Nakşibendi kardeşliği”nin bu zorlu sınavı nasıl vereceğine dair bir ipucu vereyim; Türkiye’deki Nakşibendiler hemen yanıbaşımızda bir Kürt Nakşibendi devletin olmasına nasıl bakarlar?

Hâlâ bana sınır ötesi operasyon olacak mı diye sormayın lütfen... Evet, Soner Yalçın böyle söylüyor.

Ve... Yazarınız ötesi yorumu artık size bıraktı.

'Güler Kömürcü tarafından yazılan bu makale, 06.11.2007 günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.'