O şimdi de savaşa oynuyor

10 Eylül 2011

Çok doğru, ‘O’nun ‘ustalık’ dönemi başladı. Demeçlerine bakılırsa da O’nun  bu yeni süreçteki güç
teorisi savaş dinamiğine kilitlenmiş vaziyette
. Konjonktür müsait; demokrasi adına (!) Arap isyanlarının evrildiği mevcut durumda, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da bugün artık
havada barış kokusu mu alıyorsunuz yoksa savaşın ruhu mudur beslenen ?! Fırsat bu fırsat, padişahlık ruhu yetmez bir de fetihlere çıkmanız gerekir (aslı olmazsa fetih ilüzyonu, havasını yaratmak da kafi ! ) böylece, millet değil ümmet derken içeride siyasetten, ekonomiye halının altında beklemeye tahammülü kalmamış, kırmızı alarm veren aciliyetlerin üzerini örtme imkanı bulabilin ve de dışarıda da rol modelliğinizi iyice pekiştirin...  Evet, O şimdi de savaşa oynuyor, yeni prim alanı!…  

...

Bugüne bakalım; boş yok. Ya İsrail’e savaş açmak ya da Yunanistan ile kapışmak…  Her kim bu
kadar savaş istiyorsa, Güney Kıbrıs’ın Akdenizde doğalgaz arama girişimi mis gibi (!) ortada duruyor işte.

Bir de Akdenizde büyük miktarda doğalgaz bulunursa?!

Aynı anda birkaç cephe, neden olmasın?! Durmak yok, yola devam !

Türkiye Yunanistan ile ‘Akdeniz’de her an sıcak bir çatışma yaşayabilir, haberleri izliyorsunuzdur;  Kıbrıs Rum kesimi bir Amerikan şirketi ile anlaşarak Doğu Akdeniz’de (münhasır bölge içindeki 12.parselde) 1 Ekim’de doğalgaz sondajı yapacağını duyurdu.  Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi asla geri adım atmayacağını söylüyorlar. AB ve ABD’de de Rumlara destek veriyor, gerginlik yaratmayın diyerek bizi uyarıyorlar.

Bu durumda?!!! Bir van minut de onlara çekeriz, olur, biter! (1) 

Akdeniz de gezinmeye devam… İsrail’le diplomasi yolunu kapatıp, çatışmayı tercih eden Hükümetin
ilgili bilgilileri, kendilerinin C Planı olduğunu belirterek, Akdeniz sularında Türkiye adına da
“Münhasır Ekonomik Bölge” ilan edeceklerini söylediler.
Uluslararası hukuk, Münhasır Ekonomik Bölgeyi, deniz altı ve üstü ekonomik faaliyetlere illişkin egemen haklar olarak tanımlıyor. Münhasır Ekonomik Bölge’nin hesaplanmasındaki başlıca kriter ise, ilgili devletin sahil uzunluğu olarak belirleniyor.  Türkiye, Kıbrıs sorunu nedeniyle Akdeniz’de şu ana kadar Münhasır Ekonomik Bölge ilanını yapamadı. (1982 tarihli BM Deniz Hukuku Sözleşmesine göre bulunan hukuki hakkı bir başka yazı konusu)

İlaveten, AKP Hükümetinin yetkili isimleri, 20 Eylül’de New York’ta yapılacak BM toplantısında  Filistin’in devlet olarak kabul edilmesi talebini destekleyip, Filistin’in de kendi
sınırlarından 12 mil açığına kadar Münhasır Ekonomik Bölge ilan etmesine destek
vererek, 'Filistin ile Münhasır Ekonomik Bölge paylaşımı' anlaşması imzalayacaklarını duyurdular. Sonra da hep beraber Akdenizde doğalgaz arayacağız.

Tam bu noktada minik (!) bir sorun var; ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nuland, ülkesinin, Filistin’in devlet olarak tanınması için BM Güvenlik Konseyi’nde yapılacak oylamada bunu veto edeceklerini açıkladı. Yani,  Genel Kurulda kabulu Filistin’e sadece oy hakkı olmayan gözlemci
devlet statüsü sağlıyor. Bu durumda Hükümetin C planının akibeti ne olacak?  

Diyelim Erdoğan herşeye rağmen dediğini yapmaya kalkıp Akdenizde doğalgaz sondaj çalışmaları için 'ortaklık' düğmesine bastı, sizce ABD’e, AB’e, BM’e ‘biz yaptık oldu’ diyebilecek mi? Bu kadar  yaptırım gücü var ise mesala füze kalkanı teklifinde o bağımsız tavrı niye göremedik? (Şimdi ne alakası var demeyin, aklıma geldi işte, AKP, Sayın Erdoğan, Gazze için verdiği, Filistin için verdiği çabayı neden Irak’taki, Suriye’deki Türkmenlerin haklarını korumak adına vermez acaba? )

 

Yetmezmiş gibi, Sayın Erdoğan, El Cezire’ye dün yaptığı açıklamada, “Bundan sonra Gazze’ye gidecek olan yardım filolarına bizim savaş gemilerimiz de eşlik edecek” dedi. Niye?!  Kılıçdaroğlu haklı olarak sordu; “Gazze’ye yardımı Kızılay götürüyor, zaten bir sorun yok. Çünkü Kızılay bizim milli kuruluşumuz, ayrıca Gazze’de yeri var, depoları var. Herhangi bir güvenlik sorunu olduğunu da sanmıyorum. Ama yabancı bandıralı gemilere bizim savaş gemilerimiz eşlik edecekse bunun herhalde bir gerekçesi olması gerekir. O gerekçeyi de sanıyorum Başbakan parlamentoda bize açıklar.’

Uzun lafın kısası, yukarıda sıraladığım son haberlere şöyle bir göz attığınızda ortaya çıkan durum gösteriyor ki; gemilerde talim var (bu süreçte donanmanın kaç komutanı hapiste?!) sefer olaa, neo Osmanlı derken… Şimdi de savaş dinamiği üzerinden 'O'na bir prim kapısı daha açılmış vaziyette.

Peki ya millete, vatandaşa çıkaracak ağır fatura ?!

Yazarınız ne kadar çok soru soruyor!

 

 

1) http://www.hurriyet.com.tr/planet/18698554.asp

 

 

 

***

twitter.com/gulerkomurcu