Kaç tavşan kaç, tut tazı, tut!
27 Ağustos 2011
Uzaklardan başlayıp, sonra yakına gelelim... Libya’daki diktatör de devrildi ve asiler yağmaya başladı, ardından ne geliyor?
...
Uzaklardan başlayıp, sonra yakına gelelim... Libya’daki diktatör de devrildi ve asiler yağmaya başladı, ardından ne geliyor?
...
Somali seferinin ardından necip medyamızda yazılan bazı notları okuyunca, kendimi, Mars’tan yaşadığımız bu gezegene geçici olarak bırakılmış, insan formunda bir tohum ! gibi görmeye başladım, okuduklarımla benim düşünce matrisim arasında tek bir eşleşme olmamasını ancak tuhafliği kendimde arayarak izah edebiliyorum!. Sayın Erdoğan ve de beraberindeki renkli sanatçı ekibin, neredeyse
dakikada bir çocuğun açlıktan, kıtlıktan can verdiği Somali seferinden aziz medyamıza yansıyan haberlere bakınız; Nihat bey’in Survivor’dan aktarım artiztik pozları, Ajda hanım ile bilmem neci
bayanın kendi piarlarına Somalili zavallı kadınları zorla konu mankeni yapmaları ve de benzeri ulvi ! sahneler. Anlamıyorum, değerli meslekdaşlarımdan biri/birkaçı niye sormaz; ‘Somali’deki ölümlerin suçlusu sadece kuraklık, açlık, kıtlık değil ki ! Somali’ye yapılan uluslar arası yardımlardan sadece beşte biri can çekişen halka ulaştırılabiliyor. Çünkü; 2006 yılında ülkenin büyük bölümünü ele geçiren radikal dinci, El Kaide bağlantılı terörist grup El Şebab ( Al-Shabaab)
Somali’ye yapılan gıda yardımının muhtaç halka ulaşmasını engelliyor, ‘kafirlerden gelen yardımı kabul etmek yerine ölmek daha iyi, ölün’ diyor kendi halkına.
...
Son dönem öne çıkan İran-Türkiye-Suriye ilişkileri ve de birilerince hararetle kaşınan Kürt meselesinde, pazarlıklar, geçici anlaşmalar, manevralar arasında ortalık toz duman içinde.
...
İçinde bulunduğumuz şu günlerde kamuoyu ‘Türkiye-Suriye savaşı çıkar mı’ sorusuna cevap arıyor. Başbakan Erdoğan’a göre ‘Suriye iç meselemiz’ (!) olduğu için, Obama ve etrafına göre de ‘Suriye’ye demokrasi götürmek adına’ (biz ilerii demokrasinin rol modeliyiz ya! Demokrasi bugün birilerinin siyasi hedeflerine ulaşmaları için bir çeşit fantaziye dönüştü) Türkiye Suriye’ye ‘sefeer olaa’ demeye hazırlanmalı! Demokrasi fantazilerini geçelim, malum birilerinin asıl hedefi Suriye derkeen ‘İran ile Türkiye’nin kapışması, Türkiye-İran savaşı’ , geldik mi finale?!
....
Çok açık bir sorum var, diyelim ki; bir biçimde, ülke nüfusunun tamamının aynı anda rüyalarına zuhur etmek mümkün oldu, düşlerin mesajcısı da batılı ülkelerden birinin lideri, ülkemiz vatandaşlarına
diyor ki; ‘size ayda 1000 dolar (ya da euro) huzur hakkı, refah payı ödeyeceğiz, istediğiniz gibi ibadetinizi yapmakta serbestsiniz, isteyen istediği dili konuşabilir, bizim gibi güçlü bir ülkenin mandatoryasında (neo eklemece trendine uyalım, yunanca yeni anlamına gelen ‘neo’ ilavesiyle ‘manda’cılığa şıklık katalım!!!) neomanda yönetimini kabul edeceksiniz, sadece bayrağınız ay-yıldızlı bayrak olmayacak, ülkenizin adı da Türkiye Cumhuriyeti olmayacak, ne dersiniz?’....
....
Kuvvet Komutanlarımız ve de Genelkurmay Başkanımız Sayın Koşaner ‘gördükleri luzum gereği’ emekliliklerini istediler. Ben de duyarlı vatandaş kimliğimle, kendilerini saygılarımla selamlıyorum. Sayın Koşaner’in veda açıklaması ‘görülen luzum’da ne derece haklı olunduğunu
ortaya koyuyor.
...
Birileri, kapalı tutulan şeytanın kapısını açmaya çalışıyor… Radikal dincileri ve de ırkçı faşizan grupları eşanlı kaşıyıp, teröriste, terörizme rampalar oluşturuyor, kitlelerin sinir uçlarını tek atış üzerinden topyekün hassaslaştırıyorlar. Bu tehlikeli mecrada; fırsatçılık yapan bir diğerleri de kirli bilgilendirme kampanyaları, yönlendirilmiş haberler ile durumdan vazife çıkarma, fırsat bu fırsat diyerek, kendi gibi düşünmeyeni, hasım gördüğünü arada kaynatma tuzakları kuruyorlar. Norveç’teki terörist saldırıda 100’e yakın masum insan hayatını kaybetti, terörist şizofrenik fikirlerle besleniyor. Öldürdüğü masum insanların çoğu ise kendi ülkesinin masum, hristiyan vatandaşları . Bu katliam bir kısım ulusal ve uluslar arası medyada ise ‘Müslümanlara karşı savaş’ olarak duyuruldu. Öldüren, katil Norveçli, hristiyan, ölenler masum Norveçli halk, onlar da hristiyan, bu durumda birileri ‘Müslümanlara
saldırı, Müslüman karşıtı eylem’ sonucuna nasıl ulaştı bunu anlamakta zorlanıyorum. Hukuk da bunu gerektirir, fiile, eyleme bakarak bu sonucu çıkarmak mümkün değil ama...
...