Muhalefetsiz meclis

Muhalefetsiz meclis

2. AKP Hükümeti son derece kararlı, karşısında öteki olarak gördüğü kitleyi tek siyasi algıyla donatma-dönüştürme hedefinde adım adım ilerliyor ve en ürkütücü olan ise olmazsa olmaz ‘MUHALEFETİN’ ortada olmaması... Muhalefetsiz bir Meclis’imiz var, MHP neredeyse AKP ile ‘birleşmek’ üzere, CHP malumunuz kendi iç yönetim kargaşasında, o halde?! Tabiat boşluklardan nefret eder bir biçimde doldurur, muhalefet görevi artık kitleye-halka düşmüştür, normal güçlü bir toplumsal muhalefetin iktidar politikalarına etki etmesi sürecine geçilmiştir, tatlı su milliyetçisi sivil toplum örgütleri de misyonunu tamamlamıştır, yoksa... ‘Tek tip siyasi yapı’ hatta ağır faşizm geliyor ey miskin laikler, ey suskun milliyetçiler...



Muhalefetsiz Meclis’in ‘günahkar’ halleri söz konusu olunca en fazla şikayeti MHP alıyor. Yükselen milliyetçiliğin -özde değil- sözde temsilcisi olan MHP’ye seçmeni bugün artık son derece öfkeli, gelen okur mesajları arasından seçtiğim birini şimdi size sunmak, ortak refleks geliştirme, muhalefet görevini birey olarak hemen, acilen üstlenmeniz adına ‘son derece çarpıcı bir analize’ dikkatinizi çekmek istiyorum efendim, okuyacaklarınızı kaleme alan Karaman’dan bir öğretmen yani çoğunluğun dili;

‘22 Temmuz Genel Seçimleri’ni atlattık, ama Türk milliyetçiliği cephesinde Meclis’e girilmesine rağmen bir sevinç yok. Neden? Çünkü ‘yine’ başımız eğik bir şekilde girdik o çatının altına.Seçim öncesinde diklenildi, büyük büyük lâflar edildi, ip atma gösterileri yapıldı, büyük vaatler verildi; sonrasında dünya kadar hakaret duyuldu, onurumuz ayaklar altına alındı; önce küsüldü de şimdi ne oldu? Bütün o salvolar nereye gitti? Neyin karşılığında... Orası meçhul.

Cümle âlem biliyor ki; Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren Türk milliyetçilerinin çoğu ‘Bahçeli ve ekibine rağmen’ mührü basmıştır. Çünkü kendisi ve adamları ehven-i şer olarak görülmüştür. Yoksa kimse partiyi tahterevalliye çeviren pasif bir lidere ve sorunlarla ilgili sorular karşısında bile lâfı ağzında geveleyerek inisiyatif almaya cesaret edemeyeceğini sessizce ilân eden kurmaylara oy vermeyi düşünmezdi. Hele de böyle kritik bir dönemde.

İrili ufaklı birçok milliyetçi-ulusalcı sivil toplum örgütü var. Herkes ‘benlik’ sevdasına düştü. Peki, neticede ne oldu? Seçim arifesinde milliyetçi derneklere ve Ülkü Ocakları şubelerine yapılan baskınlar ve başkanlarını gözaltına alma silsilesiyle, sürüden ayrılan koyunu kurt kapar misali, av operasyonu kolayca hâlledildi. Türk milliyetçiliğinin partisi bunlara sahip çıkma dirayetini gösterseydi böyle mi olurdu?

BBP ve diğer milliyetçi partilerden söz etmeye gerek duymuyorum. Kıyme-

ti harbiyeleri yok nasılsa. Bir Muhsin Başkan vardı ama ‘o da’ kredisini tüketti, beş yıl vekillikle avunup duracak lâkin mukadderatın ‘o da’ farkında?

Bir de sendikal örgütler cephesinde milliyetçi hassasiyetiyle bilinen Kamu-Sen var. Onlar da seçimin ardından toplu görüşme sürecindeki silik tavırlarıyla AKP’ye biat ve minnet ettiklerini gösterdiler. Meğer Memur-Sen’e kardeş gelmiş de haberimiz yokmuş!...

Bu bahiste Türk Ocakları’na değinmeden geçmemiz mümkün değil.... Fethullah Gülen’e ödül vermeyi ve Genel Merkez’de Abdullah Gül’ü konuşturup üyelerini azarlatarak reklâmını yapmayı pek iyi bilirler.

Hiç kimse kusura bakmasın. Kral artık çıplak, her şey ayan beyan ortada. Türk milliyetçiliği 70’lerde Türk Solu’nun alay edilen amip durumuna düşmüştür. Türk milliyetçiliğinin amiral gemisi MHP, mevcut yönetiminin marifetiyle(!) karşı saflardaki AKP gemisinin yedeğine alınmıştır.

Milliyetçiliğimiz vatandaşı bilinçlendirip Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkeleri ve âlî menfaatleri hususunda çözüm ve çare üretmeyecekse, aksiyoner ve güçlü bir yapı oluşturulmayacaksa, eleştirinin ardından projeler sunan milliyetçi strateji üretim merkezleri tesis edilmeyecekse, Atatürk ilke ve inkılâplarını eksen alıp asgarî müştereklerde buluşan herkesle ele ele verilmeyecekse, biz kiminle, neyin mücadelesini vereceğiz?Caz Müzik Sevenler Kulübü, Aşağıavlu Köyü Dayanışma Derneği, Ötücü Kuşlar Federasyonu gibi birer sosyal kulüp olarak mı kalacağız? Bizim tarihî misyonumuza ve toplumsal sorumluluğumuza ne olacak? Velhasılıkelâm? Türk milliyetçiliği kendini yedeğe aldırdı, kızağa çekilmesine ise ramak kaldı... Hasan Salih GÜNDÜZ-Karaman-Edebiyat Öğretmeni. ‘

Ne dersiniz, tabiat ‘muhalefetin yarattığı boşluğu’ bu defa nasıl dolduracak ey aksiyonel okur?

'Güler Kömürcü tarafından yazılan bu makale, 18.09.2007 günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.'