'özel bir sohbet'

 

7 YIL ÖNCE KALEME ALDIĞIM BU MAKALEMİ, BUGÜNKÜ GÜNDEMDE....  BİR KEZ DAHA SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM;
20 Nisan 2012 (G.Kömürcü)


Eylemler Merkezi Direktörü diyor ki...

 

.... ABD'nin en önemli güç merkezlerinden CFR (Dış İlişkiler Konseyi'nin) Eylemleri Önleyici- Eylemler Merkezi'nin Direktörü David L. PHILLIPS ile özel bir sohbet yaptk. ...


Phillips İstanbul-Ankara'ya ziyarete geldi. CFR (Dış İlişkiler Konseyi'nin) Eylemler Merkezi'nin Direktörü Bay PHILLIPS'in 'Kerry'in iktidar olması halinde' ABD'nin Ankara Büyükelçisi olması yani Edelman'ın yerine atanması düşünülmüştü.
 David Phillips, CFR'de Irak ve Iraklı Kürtler üzerine çalışıyor. Phillips Türk-Ermeni masasında da görev yaptı. Türkiye'de başta TESEV üyeleri çok sayıda işadamı dostu olan Phillips'in bir yandan Türkiye'ye olan sempatisi olduğu gibi, diğer yandan da Körfez Savaşı'ndan bu yana, Iraklı Kürt liderlerin de yakını. Ve şimdi, bugüne dönelim, Bay Phillips 17 Mart'ta (dün) Türkiye'ye geldi, İstanbul'da kendisiyle 'özel' bir görüşme yaptım....
Bay Phillips'le sohbetimize gelelim gezisinin ana başlığı 'Türk-Ermeni ilişkileri üzerine yazdığı 'Geçmişin Sessizliğini Bozmak' kitabının tanıtımı. Philips kitapta görüşmelerin defalarca kırılma noktasına geldiğini ve buna kimlerin neden olduğunu yazdı. (www.foreignaffairs.org adresinde bay Phillips'in son raporlarını okuyabilirsiniz) Kendileri aynı zamanda Türk-Ermeni Uzlaşma Komisyonu Başkanı görevinde de bulunmuş.
 Phillips'le tam bir ufuk turu yaptık ve genel sıcak gündemi konuştuk, durduğu yer itibarıyla Bay Phillips'in tespitleri geleceğimiz adına çok önemli, ben sordum o cevapladı, sorularımı cevaplardan anlayacaksınız, diyor ki;
 
'* Türkiye-ABD eşit seviyede, eşit haklara sahip 2 ülkedir. Türkiye, ABD'nin eyaleti değildir. Onun için de Washington Türkiye'ye talimat veremez elbette. Bu iki dost-müttefik ülke ortak çıkarları doğrultusunda yön tayini yapar, Bush'un ekibi de bu gerçeğe göre davranmak, çözüm üretmek zorunda.
 
* Türkiye ve ABD arasındaki son yaşanan gergin durumun akılla çözüleceğine inanıyorum. Türkiye ve ABD daha çok ortak proje geliştirmek zorunda, yakın dönem adına da en iyi proje Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin geliştirilmesi olabilir.
 
* ABD-Türkiye arasındaki gerginlik daha da tırmanırsa (ben inanmıyorum ama) Türkiye kendine yeni bir müttefik bulmak zorunda kalabilir.
 
* Bush kendini kurtarıcı olarak görüyor ve Müslüman dünyasına demokrasi-özgürlük getirmeye kararlı. Bush'un Ortadoğu'ya-demokrasi-özgürlük​ projesinde Türkiye'nin yeri vazgeçilmezdir, Türkiye bölgede demokratik-laik ülke olarak rol modelidir, bu nedenle Türkiye'siz olmaz.
 
* Müslüman dünyasına Türkiye'nin halifelik-hilafetle önderlik rolü üstlenebileceğine dair iddiaları anlamsız buluyorum. Arap dünyası Türkiye'nin hilafeti üstlenmesini kabul etmez, Arap dünyası Türkiye'yi bu anlamda onaylamaz-benimsemez.
 
Washington AKP'yi gözden çıkaramaz, şu anda başka şansı mı var ki? Üstelik AKP Türk halkının seçimi...
 
Washington'daki şahinlerin İran veya Suriye'ye yönelik yakın tarihte hiçbir saldırı imkanları olamaz. ABD'nin askeri gücü-asker sayısı Irak'tan sonra İran veya Suriye'ye ikinci-üçüncü cepheler açmaya müsait değildir. ABD yeni cepheler için asker bulamaz.
 
* Türkiye'de milliyetçi-şahin hareketlerin, politikaların yükselmesi gayet doğal. AKP bu konudaki toplumun talebini de derhal karşılamak zorunda.
 
BU BÖLÜME ÇOK DİKKAT* * 'Kuzey Irak'ta kurulacak bir Kürt Federasyonu'na Türkiye'nin karşı çıkmaması lazım. Kürt Federasyonu aslında Türkiye'de ekonominin güçlenmesine, Türkiye'nin büyük abiliğinde bölgenin yeniden dizaynına yardım eder ki Irak'taki gelişmeler Kürt Federasyonu'nun kurulmasının yakınlaştığını-kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Irak'ın yeni anayasası hazırlanıyor, 15 Ağustos'ta yeni anayasa hazırlanmış olacak ve 15 Aralık 2005'te de Irak'ın yeni anayasası onaylanacak ve önümüzdeki 5 yılda Irak'ı yönetecek asıl hükümeti belirleyecek olan bir genel seçim yapılacak. Yeni anayasanın onaylanmasıyla da zaten 'Kürt Federasyonu'na geçit verilmiş olacak. dolayısıyla 15 Aralık 2005 tarihi ve o zamana kadar olan süreçte 'Kürt Federe Devleti'nin de şekli ortaya çıkmış olacak.
 
* Kerkük'ün kaderini de elbette referandum, Kerküklüler belirleyecek. Ama petrolün kaderi her zaman merkezi hükümette olacak, hiçbir etnik grup (ne Kürtler ya da bir başkası) petrolün kaderinde tek başına etkili olamayacak.'
 
Evet sevgili okur, özellikle son paragraf bizim için çok önemli. Bu okuduğunuz mesajların etkilerini-açılımını çok yakında yaşayarak anlayacağınız. Önümüzdeki günlerde sohbetimize dair başka notları da paylaşmaya devam edeceğiz...'


MART-2005 TARİHİNDE AKŞAM GAZETESİNDE YAYINLANAN KÖŞE YAZIMDIR.