2 önemli rapora göre

Bu makalem 23 Ocak 2008 tarihinde AKŞAM Gazetesinde yayınlanmıştır

Ortalık toz duman, ekonomi alarm veriyor, Dünya borsaları endekslerinde toplu düşüşler yaşanıyor. Altın ve petrol fiyatları rekorlar kırıyor. Türkiye’de milyonlarca esnaf an meselesi bir ekonomik kriz nedeniyle duvara vurmak üzere.

Türkiye ekonomisi sırat köprüsünün üzerinde kıldan ince dengede yol alıyorken, AKP Hükümeti ise ‘Merkez Bankası’nı ve tüm kamu bankalarını İstanbul’a taşımak, Cumhuriyet’in Başkenti Ankara’yı adeta etkisizleştirmek, hazır su bulanmış iken bu arada yerel seçimleri de erkene çekiverip, Anayasa’yı da değiştirmek derken yetmedi mayınlı tarlalara zıplayıp türban tartışmalarıyla da iyice KÖRLEŞEN TOPLUMUN GÜCÜNÜ (kör güç ne yapar?) zorlamaya devam ediyor.

Peki siz biz yaratılmış türban sorunuyla meşgul edilir iken acaba arka planda gözden kaçan ‘yaklaşan ekonomik kriz’ dışında (özellikle 7 Şubat sonrasına dikkat, sadece Türkiye adına değil global bir kararmadan bahsediyorum) daha başka neler olabilir?

Baharda Kuzey Irak’la ilgili ciddi gelişmeler olabilir.

Mesela; çoook uzun süreyi içeren kapsamlı bir kara harekâtı mı? Türkiye, Kuzey Irak’a kapsamlı bir kara harekatı başlattığında bu harekatın çarpan etkisi ne olur? (Genelkurmay Başkanımız Sayın Büyükanıt Londra’da çok önemli görüşmeler yapıyor, Genelkurmay 2.Başkanımız Sayın Ergin SAYGUN ise çok yakında Washington’a gidiyor, bu seyahatler son derece önemli).

Peki kapsamlı bir askeri operasyonun ‘içeride siyasetin yol haritası üzerinde’ etkileri nasıl olur? Ya ‘Barzani’ politikalarının akıbeti?

Dikkat ediniz lütfen, Irak merkezi Hükümeti ‘Barzani’nin yaptığı petrol anlaşmalarının hepsini pat diye iptal etti, Barzani Washington’un gözünden hızla düşüyor, ötesi, bu rüzgarın bizdeki KÜRT dosyasının bazı taşeronlarına yansıması ne olur?

Burada durup, el görmeye çalışalım;

hafta sonu oturup ABD Savunma Bakanlığı’na 11 Eylül 2007’de sunulan 100 sayfalık bir raporu tekrar, tekrar okudum (Sanıyorum raporun ilgili bölümünü ilk defa bu köşede okuyorsunuz, ben okuduktan sonra eşe-dosta da yolladım, açık bilgi ortamında yer alan bu raporun gözden kaçmaması, kamuoyuna, çok geniş çevrelere ulaşması gerektiği inancındayım)

Rapor ABD’nin önümüzdeki 10 yıllık savaş konseptini ortaya koyuyor.

Bu rapora göre ABD KÜRESEL BİR GAYRİNİZAMİ SAVAŞA HAZIRLANIYOR ve bu savaş 2014-2026 yılları arasında gerçekleşecek.

SAM Amcam bu döneme şu andan hangi zeminleri oluşturarak hazırlanıyor dersiniz?

Kime karşı olacak bu gerilla savaşı?

Gayrı nizami savaş bir anlamda gerilla savaşıdır efendim, klasik savaşlardan farklıdır.

ABD Savunma Bakanlığı’ndaki rapora göre, ABD adeta küresel bir gerilla savaşına başlıyor.

Düzenli çatışmaların aksine; kültürel, ekonomik, istihbarati ve de askeri olarak kombine edilen, savaşın her an devam ettiği harp şekli olan gayrı nizami harp asimetrik savaşı da içine alır.

Türk Ordusu da gayrinizami harp alanında dünyanın en tecrübeli ordularının başındadır.

Şimdi de SAM AMCAMIN çok önemli bir başka ‘raporuna’ daha göz atalım;

7 Temmuz 2007 tarihinde, Washington’un ilgili merkezlerinin hazırladığı “Halkla İlişkiler ve Stratejik İletişim İçin ABD Ulusal Stratejisi” başlığı ile yayınlanan psikolojik harekat stratejisine bakalım. E.General, Sayın Nejat Eslen’in değerlendirmesi;

‘Temmuz 2007’de yayınlanan ABD psikolojik harekat stratejisinin en ilginç bölümünü stratejik hedef kitleyi açıklayan kısım oluşturuyor.

Stratejide, “kilit etkileyicilerin” düşünceleri ile toplumda dalgalanmalar yaratabilen kişiler olduğu belirtiliyor ve bu kapsamda etki altına alınacak kişiler içinde ‘din adamları’, ‘eğitimciler’, ‘gazeteciler’, ‘kadın liderler’, işçi liderleri’, ‘bilim adamları’ ve ‘askerler’ sayılıyor. Strateji, hedef kitle içinde ‘gençleri’ ‘hassas nüfus’ içinde vurguluyor ve öncelikle etki altına alınması gereken kitle olarak belirtiyor.

Ayrıca “kadınlar, kızlar” da stratejide etki altına alınacak hassas nüfus içinde zikrediliyor. (mağdur kadınlar ve türban tartışmasını şimdi uygun yere yerleştiriniz. G.K) ABD’nin bu önemli psikolojik harekat stratejisi, şu soruları gündeme getiriyor; Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ve bu kapsamda “kilit etkileyicilerini” ve “hassas nüfusunu” da dış etkilemelere karşı koruyan “psikolojik harekata karşı koyma” stratejisi var mı?

Türkiye’de psikolojik harekat ve psikolojik harekata karşı koyma stratejilerini geliştirmede ve uygulamada eşgüdümü sağlayacak bir birim var mı, varsa çalışıyor mu? (AKP Hükümeti, ilgili birimleri yıllar önce kapattı. G.K,neden?!)

Türkiye’de dış güçlerin etkisi altına girmiş olan bu amaçla çalışan “kilit etkileyiciler” biliniyor ve takip ediliyor mu?’ Bu sorular vatanımızın/sizin geleceği adına kader tayin edici.

BUGÜN, asıl tartışmamız gerekenler de yukarıdaki 2 raporun bize/bölgemize yönelik olası etkileri ama...

Arabın derdi kırmızı pabuç.

Arşivinize çoook büyük 2 fotoğraf/rapor sunmaya çalıştım ey kayda geçen okur.