Kelebek ve 7.dalga...

Yeni yıla birkaç gün kaldı, 2007’nin bu son yazısını biraz fantastik uçuşmalarla kaleme almak istiyorum, gökkuşağımdan bir tutam ara renk hediyemin kabuluyle ey dost okur...



Ruhum yine dalgalı deniz şu günlerde ve takıntılı vaziyette ‘Kelebek’ filmini seyrediyorum, dalgalı deniz ey yazarınızın sevdiği Kelebek filmini eminim çoğunuz seyretmişsinizdir. Steve Mcqueen ve Dustin Hoffman’ın başrollerini oynadığı, birkaç insanın özgürlüğün peşinden nasıl koştuklarını anlatan flimin son sahnesi çoook muhteşem. Şeytan adasında yaşamaya mecbur oldukları o son sahne... Gardiyanların, öldürücü dalgaların ve köpek balıkların olduğu bir adadan kaçmaya karar veren Kelebek’le (Steve) Luise (Dustin) yaptıkları küçük salı dalgalara atıyorlar .

Sonuç; sal dalgalara vuruyor ve dağılıyor. Luise ümitsizliğe kapılıp geri dönerken, Kelebek bekliyor bekliyor bekliyor...Ve sabrı ve de elbette keskin zekası sayesinde onu özgürlüğe götürecek dalganın 7. dalga olduğunu anlıyor ( med-cezir hareketlerini hesap ediyor, 7.dalga en son, en yüksek dalga, an meselesi, kaçırırsanız, sular çekiliyor, çakılırsınız) .

Filmin finalinde Kelebek onu özgürlüğe götürecek uygun dalga, 7. dalgayı bekleyip, cesaretiyle derin okyanusta özgürlüğe kulaç atar iken, Luise ise ön yargıları ve aşamadığı korkuları nedeniyla adada mahkum olarak kalıyor. Buradaki benim için mesaj: ‘Yaşamınızı korkusuzca yaşayın, zorlukların tümüne göğüs gerin ve onların üstesinden gelebileceğinizi açıkça gösterin. ‘

Evet, madem Kelebek’le başladık, çok değerli bir büyüğümün gönderdiği ‘kozadaki kelebek’in yeni yıl mesajını da paylaşarak, sizlere, Cumhuriyetin bekçisi dik duruşlu sade vatandaş okura nice mutlu yıllar diliyorum.

Zorlukları aşma öğüdü

‘Bir gün, kozada küçük bir delik belirdi; bir adam oturup kelebeğin saatler boyunca bedenini bu küçük delikten çıkarmak için harcadığı çabayı izledi.

Ardından sanki ilerlemek için çaba harcamaktan vazgeçmiş gibi geldi ona.

Sanki elinden gelen her şeyi yapmış ve artık yapabileceği bir şey kalmamış gibiydi.

Böylece adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başladı.

Bunun üzerine kelebek kolayca dışarı çıkıverdi.

Fakat bedeni kuru ve küçücük, kanatları buruş buruştu.

Adam izlemeye devam etti. Çünkü her an kelebeğin kanatlarının açılıp genişleyeceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini umuyordu.

Ama bunlardan hiç biri olmadı! Kelebek, hayatının geri kalanını kurumuş bir beden ve buruşmuş kanatlarla yerde sürünerek geçirdi.

Ne kadar denese de asla uçamadı.

Adamın iyi niyeti ve yardım severliği ile anlayamadığı şey, kozanın kısıtlayıcılığının ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken çabanın, Tanrı’nın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın kısıtlayıcılığından kurtulduğu anda uçmasını sağlamak için seçtiği yol olduğuydu.

Bazen yaşamda tam olarak ihtiyaç duyduğumuz şey çabalardır.

Eğer Tanrı, yaşamda herhangi bir çaba olmadan ilerlememize izin verseydi, o zaman bir anlamda sakat kalırdık. O zaman olabileceğimiz kadar güçlenemezdik. Asla uçamazdık.

Güçlü olmak istedim.

Ve Tanrı beni güçlendirmek için zorluklar yolladı.

Bilgelik istedim.

Ve Tanrı çözmem için sorunlar yolladı.

Başarı istedim.

Ve Tanrı bana çalışmam icin zeka ve kas gücü verdi.

Cesaret istedim.

Ve Tanrı bana üstesinden gelmem gereken sorunlar verdi.

Sevgi istedim.

Ve Tanrı bana, yardımcı olmam için ‘sorunlu’ insanlar yolladı.

İyilik istedim.

Ve Tanrı bana fırsatlar yolladı.

‘’İstediğim her şeyi elde edemedim.

Ama ihtiyaç duyduğum her şeyi elde ettim.’’

Yaşamınızı korkusuzca yaşayın, zorlukların tümüne göğüs gerin ve onların üstesinden gelebileceğinizi açıkça gösterin. ‘

Mutlu yıllar ey korkusuz okur... Biz her zorluğun üstesinden geliriz.

'Güler Kömürcü tarafından yazılan bu makale, 28.12.2007 günü yayınlanan Akşam Gazetesindeki köşe yazısıdır.'